Bugün yine kadın coğrafyasının hüzün atlasında dolaşacağız…

Neşe Doster
nesedoster@yahoo.com
Bugünkü yazım yine kadınlardan söz eder! “Neler yaşadım, nelerden etkilendim, neler belleğime çakıldı!” diyenlerden yola çıkarak; Yürekte iz, gönülde söz, ardında köz bırakan çantasına ecza dolabını, şarkılara hıçkırıklarını, sigaraya efkarını, kahve falına sırlarını sığdıranlardan söz eder…
Neden derseniz? Yaşamanın tanımak, tanımanın paylaşmak anlamına geldiğini varsayanlardan biri olarak; Hayatın her anında ve her alanında eli olan, emeği olan kadınları selamlamak ve onlara teşekkür etmek için derim. “Kadınlık Okulu’nda” görüp öğrendiklerimi başkalarına da aktarmak, tanıştıklarımı ve tanıklıklarımı başkalarına da tanıtmak, böylece okuyanlar hem kendilerine, hem de hemcinslerine özgü bir şeyler bulsunlar diye derim.
Avcılar’dan Göztepe’ye, Kadıköy’den Maltepe’ye yine salonlara sığmayan hemcinslerimizle buluşup dertleştik. İçine atan, sineye, çeken, boyun eğen, katlanan, dar evlerinde dar bütçelerle boğuşanlara bir araya geldik. Ben konuştum onlar dinledi, ben sustum onlar konuştu, ama ne sözümüz bitti, ne de közümüz…
Duygusal, ekonomik, fiziksel şiddetten girdik, eğitimsizlikten çıktık, toplum baskısına dalıp, kadın-erkek eşitsizliğine dikkat çektik, eşit temsilden, eşit ücrete, önlenebilir ölümlerden, hesaplı kitaplı cinayetlere kadar her konunun altını çizdik. Duygularla ihtiyaçlar arasında gidip gelirken sitemlerimize ve isyanlarımıza kulak tıkayanları hatırladık. Yöneticilerimizin insanın ayağını yerden kesen; “Evdeki işler bitti mi sokağa çıktınız?”, “Kadın iffetli olacak, yere bakarak konuşacak, kahkaha atmayacak!” şeklindeki sözlerine, her konudaki bilgimize rağmen her alanda ve her anlamda gördüğümüz ilgisizliğe dikkat çektik…
Kısaca hem bahtı, hem gözü kara kadınları andık!
Yetinmedik; Her türlü baskıya ve yok sayılmaya rağmen cesaret, emek, zeka, özveri derken uzun ve zorlu yolun yolcularına şapka çıkardık, örnekleri ve rol modelleri anıp alkışladık. Hastanede hekim, mahkemede hakim, uçakta pilot, okulda öğretmen, kepçede operatör, TIR’da kaptan, sanayide- sporda, eğitimde, gemilerde- denizlerde söz sahibi olanları andık. 2024 yılında öldürülen 394 kadından 274’ünün aile içindeki erkeklerce katledildiğini hatırlattık. İnsanları bu kasvetli günlerde gülümsetmenin hem sanat hem sevap olduğunu düşünerek kendimize zaman ayıralım diye telkinde bulunduk. Sonra da tüm bunlar yazılmalı, paylaşılmalı ve unutulmamalı dedik…
Ülke nüfusunun yarısını oluşturan, tümünü doğuranlar olarak, 2008- 2025 yılları arasında 5 bin 166 kadının erkekler tarafından katledildiğini, bunun kuru bir sayı olarak görülmemesini, kadınlara ve çocuklara yönelik her türlü şiddetin acilen sona ermesi gerektiğini konuştuk. 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi Kanunun neden uygulanmadığını bir kez daha sorguladık. Kadınları koruyan İstanbul Sözleşmesi’nden neden çekilme kararı alındığını, o imzanın çekilmesinin bedelini kadınların ödediğini, sözleşmeden çıktığımızdan beri 1223 kadının katledildiğini, can güvenliğimizin, yaşam hakkımızın nasıl ve kimler tarafından sağlanacağı sorusunu masaya yatırdık…
Avcılar’da konuşmamın bitiminde söz isteyen genç kadının; “Biraz da kayınvalide baskısından söz etseniz?” şeklindeki önerisine; “O konu uzmanlık alanımın dışında!” diye yanıt verince salonda kopan alkışlara ve gülüşmelere tanıklık ettik…
ADD Düşün Dergisi Editörü- Yazar Tevfik Kızgınkaya’nın son yazıma yolladığı; “İçimden çok şey geçiyor ama hepsini yazmışsın. En küçük derdinde anne diye bağıranların, büyüyünce kadına karşı olması ne büyük çelişki!” şeklindeki yorumuna yürekten hak verdik…
Kadına şiddet ara ve aman vermiyor!
8 Mart’ta en doğal hakları için, tacize, şiddete, eşitsizliğe isyanlarını haykırmak için sokağa çıkan kadınlara yöneticiler sokakları, caddeleri, meydanları yasaklıyorsa! Aile Bakanı Evliya Çelebi(!) ile yarışırcasına 20 ayda 27 ülkeye gidip incelemeler yaptığı halde ağzından kadın sorunlarına dair tek bir hece çıkmıyorsa! Yazmayıp ne yaparsın…
Anaokulundan üniversiteye, yerel yönetimlerden idari mekanizmalara kadar müdür- yönetici- idareci koltukları erkeklere teslim ve emanet ediliyorsa! Bize ev işleri, çocuk bakımı, mutfak sorumluluğu düşüyorsa! Samsun Büyükşehir Belediyesi; “Kadınlar oruç tutma ve ibadet etme sorumluluğuyla birlikte evde yemek hazırlığı, aile içindeki huzuru sağlamak için” iş çıkış saatlerini bir saat erkene çekerek erkek egemen dili hakim kılıyorsa! Erkeklerin kadını eşit olarak görmeme, görmek istememe hali devam ediyorsa! Ülkemiz Cinsiyet Uçurumu Endeksinde 146 ülke içinde 129.sırada yer alıyorsa! Paylaşmayıp ne yaparsın…
Yine genelde doğu ülkelerinde, özelde ülkemize has yetiştirilme tarzından kaynaklanan fiziksel güç, üstünlük hissi, aile, okul, mahalle, komşu, çevre, arkadaş baskısı gibi öğretilerle ortaya çıkan erkek olma raconu hız kesmiyorsa! Ses tonu, konuşma şekli, beden diliyle ortaya çıkan güç gösterme biçimi, sosyal statüyü sergileme şekli olarak görülüyorsa! Konuşmayıp ne yaparsın…
Sayıların diline bakmak ve ayrımcılığa dikkat çekmek gerekmez mi?
Her 10 kadından 3’ü çalışıyor, çalışanların 4’ü kayıt dışı ise! 17 bakandan sadece 1’i, 600 milletvekilinden 121’i, 81 validen 4’ü, 922 kaymakamdan 101’i, 13 bin 529 kadın profesöre karşılık 208 üniversite rektöründen 16’sı, İl ve ilçe bazında 1405 belediye başkanından 76’sı, 81 il milli eğitim müdüründen sadece 4’ü KADINSA! Bu şu demek midir? Eğitim alabilirsiniz, yönetici olamazsınız. Nokta…
Cezasızlık politikası, toplumsal baskı, yönetim kademelerinde, yetki ve karar mekanizmalarında eşit temsil hakkının olmayışı, cam tavanların içte yarattığı cam kırıkları, yaşam pahalılığı, düşük ücretler, güvencesiz isitihdam, eşit işe eşit ücretin olmayışı gibi ayrımcı politikaların varlığı artarak sürüyorsa! Erkeklerin; “Sen niye okuyacak, neden çalışacaksın? O zaman evde çocuklara kim bakacak, bulaşığı kim yıkayacak?” Şeklindeki gözümüzün açılmasını istemeyen yaklaşımları, baltalanan kadın hakları, kadınları iş hayatından dışlama, kız çocuklarını eğitimin dışında bırakma, artan baskılar, yok sayılan haklar, kışkırtıcı söylemler hız kesmiyorsa! Gel de yazma…
Bu yazıya noktayı ancak; “Kadınla erkek arasında ne zaman eşitlik olur? Sorusuna Fransa’nın ilk kadın başbakanı Edith Creson’un; “Yeteneksiz kardınlarda, yüksek mevkilere geldiği zaman!” şeklindeki çarpıcı sözü ve Louis Aragon’un; “Sakın görünüşe aldanma. Görünüşte herkes insandır!” benzetmesiyle koyabiliriz…
-
Avrupa’da İmamoğlu protestoları: İngiltere, İtalya, Hollanda’da eylem
-
Kim Jong Un: Kuzey Kore, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalini destekliyor
-
Sanatçı Filiz Akın yaşamını yitirdi
-
Tanzimat Devri’nde gazeteciliğin misyonu
-
Efsane boksör George Foreman yaşamını yitirdi
-
İstanbul Barosu’nun yönetimi görevden alındı
HABER LİSTESİ
-
01
Avrupa’da İmamoğlu protestoları: İngiltere, İtalya, Hollanda’da eylemİstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasının ardından başlayan protesto gösterileri Türkiye’nin yanı sıra dünyanın pek çok şehrinde devam ediyor. İngiltere, Almanya, Hollanda ve İspanya’da İmamoğlu’nun gözaltına alındığı 19 Mart tarihinden bu yana pek çok eylem düzenlendi. Bazı ülkelerde 23 Mart Pazar günü için eylem ve yürüyüş çağrıları yapıldı. Dünyada eylemler Londra’da ilk önce […] -
02
Kim Jong Un: Kuzey Kore, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalini destekliyorKuzey Kore devlet medyası, Devlet Başkanı Kim Jong Un’un Pyongyang’da Sergey Şoygu ile yaptığı görüşmede Moskova’ya tam destek verdiğini vurguladı. Kuzey Kore devlet medyasının Cumartesi günü yaptığı açıklamaya göre Kuzey Kore lideri Kim Jong Un, Pyongyang’da üst düzey bir Rus yetkiliyle yaptığı görüşmede Rusya’nın Ukrayna’yı işgaline tereddütsüz desteğini ifade etti. Kim Jong Un ve Rusya […] -
03
Sanatçı Filiz Akın yaşamını yitirdiYeşilçam’ın ‘dört yapraklı yoncası’ndan biri olan Filiz Akın 82 yaşında hayatını kaybetti. Uzun süredir sağlık problemleriyle mücadele eden Türk sinemasının efsane oyuncusu Filiz Akın (82) hayata veda etti. Sağlık Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada “Türk sinemasının nadide isimlerinden Filiz Akın, bir süredir tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetmiştir. Sinema tarihimizde unutulmaz izler bırakan Filiz Akın’a Allah’tan rahmet; ailesine, […] -
04
Tanzimat Devri’nde gazeteciliğin misyonuHakan Akpınar hakanakpinar227@gmail.com Tanzimat Devri’nin ilk ve en önemli gazeteci-yazarlarından birisi, hiç kuşku yok ki İbrahim Şinâsi Efendi’dir. Şinâsi, günümüzün eğitim sisteminde yeterince tanıtılıp, kavranmadığı gibi tarihimize olan katkıları da hakkıyla teslim edilmemiş büyük bir aydındır. Bu büyük aydın, yakın tarihimizde fikir, edebiyat ve gazetecilik alanlarında “ilklerin adamı” olarak gösterilmiştir. Hakikaten O, yaşadığı dönemde hep […] -
05
Efsane boksör George Foreman yaşamını yitirdiDünya boks tarihine adını altın harflerle yazdıran ağır sıklet şampiyonu George Foreman, 76 yaşında hayatını kaybetti. 45 yaşında dünya şampiyonu olarak tarih yazan Foreman’ın en büyük rakibi, bu sporun gelmiş geçmiş en iyi ismi olan Muhammed Ali’ydi… “Big George” olarak bilinen unutulmaz şampiyon boksör George Foreman, 76 yaşında hayata gözlerini yumdu. Ailesi tarafından yapılan açıklamada, “Kalplerimiz kırık. […]