Can Kırıkları: Deyrulzafaran’dan bir taş eksildi…

Gündem - 6 Haziran 2017 20:06 A A

“Bahe Amca bu manastırın bir taşı haline gelmiş. Allah etmesin, eğer Bahe Amca ölürse, manastırdan bir taş eksilecek.” Mardin’deki kadim Süryani Manastırı Deyrulzafaran’ın din adamlarından Al Raban Jousef Majon, böyle demişti geçen yıl. 70 yıl önce kendisini buraya bırakan annesini beklemekten hiç vazgeçmeyen Bahe, geçen hafta öldü. Manastırın duvarlarında bir taş eksik artık.

Deyrulzafaran’dan bir taş eksildi

Mardin’in Süryani cemaatinden Bedia Hanım (bazı kayıtlara göre Vehia), dört çocuğuyla dul kaldığında henüz 33 yaşındaydı. Elde yoktu, avuçta yoktu. Çaresizlikten, fakirlikten, Suriye’ye göçmeye karar verdi. Kızları Münüre ile Behice’yi ve büyük oğlu İlyas’ı yanına aldı, o vakitler altı yaşında olan Bahe’yi, Mardin varolduğundan beri oradaymış gibi duran Deyrulzafaran Manastırı’na, ruhanilerden Dilobale’ye emanet etti.
Bahe, kardeşlerin içinde en zayıfıydı, hastaydı, zekası yaşıtları gibi değildi. Belki bakamayacağını, belki göç yoluna dayanamayacağını düşündü. Oğlunu manastırın korunaklı duvarları arasına bırakırken “Burada kal, döneceğim” dedi. Bir rivayete göre yıl 1919’du, başkasına göre ise 1928. Bahe, bir nüfus cüzdanına ancak 40 yaşında sahip olduğundan bunu net olarak hiç bilemeyeceğiz.
Bahe’nin hayatını, geçen yıl ‘Misafir’ ismiyle belgeselleştiren Haydar Demirtaş, ablalarından birini Suriye’de buldu. Yıllar sonra gördüğü kardeşinin fotoğrafını öpüp koklarken ayrılıklarını şöyle anlatacaktı: “Anneme, Bahe’yi manastıra bırakmanın onun için daha iyi olacağını söylediler. O hem çocuk hem de saf biriydi. Manastır onun hem anası, hem babası oldu…”
Bahe, yıllar boyu manastıra hizmet etti. Temizledi, bekçiliğini yaptı, bahçıvanlığını üstlendi, her geleni koştu kapıda karşıladı. O, manastırın bir parçasıydı, manastır da onun. Süryaniceyi hiç öğrenemedi, hep Arapça konuştu. Ömrünün son yıllarında yürümekte, duymakta, görmekte zorlanıyordu ama yine de ziyaretçileri karşılamaktan, onlarla fotoğraf çektirmekten vazgeçmedi. Bir de annesinin dönmesini beklemekten…
Geçen salı günü gözlerini yumduğunda belki 76, belki 85 yaşında olan Bahe Amca, ömrünün sonuna kadar rüyalarında annesini gördü. Yıllar boyu herkese annesini, kendisini nasıl bırakıp gittiğini anlattı. Bazen başka hiçbir şey anlatmazdı. Hep aynı üç soruyu sorardı: Niye beni terk etti? Niye beni buraya bıraktı? Niye bana geri gelmedi?

Deyrulzafaran’dan bir taş eksildi

Sadece annesine küfreder

Yıllar geçti, manastırdan onlarca din adamı, yüzlerce öğrenci geçti. Tek değişmeyen Bahe ve ömürlük bekleyişiydi. Kilise günlerinde manastıra gelen herkese annesini anlatır ancak rahatladıktan sonra eğlenmeye başlardı. Gençliğinde şarkı söylemeyi, halay çekmeyi severdi. Bir de kırmızı çorapları…
Sadece kırmızı çorap giyerdi. Fakir dolabında onlarca çift kırmızı çorap vardı. “Ne istersin?” diye sorulduğunda hep aynı cevabı verirdi: Kırmızı çorap.
Her gün mutlaka Metropolit Saliba Özmen’le kısa da olsa sohbet ederlerdi. “Bu manastırın gülü kim” diye sorardı Özmen. Yüzü aydınlanır, “Benim” derdi Bahe Amca. Son günlerinde bile manastırda görev yapmış rahipler sorulduğunda başlardı bir çırpıda 70 yılı saymaya: Rahip Circis, Rahip Bitris, Rahip Davut, Rahip Cıbran, Rahip Sait, Bıdrıs, Hani, İbrahim, İlyas… Hepsine tek tek Allah’tan rahmet diledikten sonra, “Hepsi gitti, bir gün ben de gideceğim. Hepimiz misafiriz” derdi.
Son yıllarında tüm ihtiyaçlarını gören, sabah kahvesini getiren, giydiren, tıraş eden Metin Üstüner, “Gerçek bir ruhani” diyor onun için: “Burada görev yapmış ruhanilerin kokusu geliyor ondan”.
Tıpkı Bahe gibi Mardin’in kıymetlilerinden, kendini bildi bileli basmacılık yapan, basmalara dini motifler işleyen 90 yaşındaki Nasra Şimmes de şahit onun masumiyetine: “Nebi gibidir, günahı yok. Ne hırsızlık bilir, ne küfretmeyi. Sadece annesine küfreder, neden beni bıraktı diye”.
Manastır çalışanlarından Gülcan Bayruğ, yıllarca yoldaşlık etti Bahe’ye. Bayramlarda evine giderdi kalmaya bazen. Bayruğ’a duyduğu sevgiyi şöyle tarif ederdi: “Anneciğim seni Babısor, Mardin Kapı, Amerika, Viranşehir, Eski Kale, Mardin, Bilali Köyü, Ankara, Şam ve Dünya kadar seviyorum”.
Bahe Amca, manastırın dışında hiçbir yeri bilmedi, tek göz odasının yalınlığında, ermişler gibi yaşadı.

GELENEKLERE GÖRE TÖREN YAPILDI
Süryani geleneğine göre 12 ayrı kilden üretilmiş, okunmuş ve kutsanmış yağ tabut açılarak Bahe Amca’nın cansız bedenine sürüldü. Tabut, Şam’dan getirilen çeşitli baharatlardan oluşan tütsüler, gümüş tütsülükler içinde yakılarak kutsandı. Erkeklerden oluşan koro ayin boyunca Süryanice ilahiler okudu. Ayine katılan Müslümanlar da dua ederek Bahe’nin ruhuna yüksek sesle Fatiha okudu. Defnedildikten sonra kutsanmış ekmek ve lokum ikram edildi.

BELGESELİ ÇEKİLMİŞTİ
Mardinli yönetmen Haydar Demirbaş, geçen yıl Bahe’nin yaşamını anlatan ‘Misafir’ adlı belgesel film çekmişti.

 

HÜRRİYET
Banu TUNA
06 Nisan 2014
Gündem - 20:06 A A
BENZER HABERLER

HABER LİSTESİ

  • 01
    Peşin hükümlere aldanmak…
    Han Ayvaz Adıgüzel hanayvazadiguzel@gmail.com Osmanlı’da düşünceye ihtiyaç yoktu, Kur’an yetiyordu. Kabul bu idi. Tamam da ama Kur’an’ı elinde tutanlar yetersizdi. Aydının içinde yaşadığı cemiyetin peşin hükümlerini yenmesi zordur. Cesur olmak lazım. Mert ve cesur aydınlar, bu topraklar için bir lütuftur. İhanetin çeşidi çoktur. Aslında peşin hükümler de bir ihanettir. Bundan yakamızı kurtarmamız lazım. Yıllar sonra […]
  • 02
    Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ tutuklandı
    Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik’ suçundan tutuklandı. ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ iddiasıyla gözaltına alınan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, savcılıktaki ifadesinin ardından ‘halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme’ suçundan tutuklandı. Özdağ’ın tutuklanmasına İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, sosyal medyadan tepki gösterdi. İmamoğlu, “Zafer Partisi Genel Başkanı Sayın Ümit Özdağ’ın tutuklanmasını kabul etmiyoruz. […]
  • 03
    Bolu faciası için 1 günlük milli yas ilan edildi
    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bolu Kartalkaya’da yaşanan ve 66 vatandaşın hayatını kaybettiği facianın ardından bir günlük milli yas ilan edildiğini açıkladı. Bolu’da Kartalkaya Kayak Merkezi’nde bulunan, içinde tatilcinin bulunduğu Grand Kartal Otel’de yangın çıktı. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, hayatını kaybedenlerin sayısının 66’ya, yaralı sayısının ise 51’e yükseldiğini söyledi. MİLLİ YAS İLAN EDİLDİ Cumhurbaşkanlığı Kabine toplantısının ardından açıklama […]
  • 04
    Kartalkaya’da otel yangını: 66 ölü, 32 yaralı
    Bolu’da Kartalkaya Kayak Merkezi’nin tanınan otellerinden Grand Kartal Otel’de gece saatlerinde çıkan yangında en az 10 kişi hayatını kaybetti. Sömestr tatili nedeniyle doluluk oranının yüksek olduğu tahmin edilen 12 katlı ahşap otelde 234 kişinin konakladığı belirtildi. BBC Türkçe‘ye TSİ 11.15 sıralarında konuşan Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan, binada hâlâ girilemeyen iki kat olduğunu, AFAD ekiplerinin […]
  • 05
    Merhum Dr. Beşir Doster şiiri
                          MİZAHTAN MERSİYEYE Dr. Beşir DOSTER Hayat sonsuz bir yol değil, biter aheste aheste Felek bir gün sualini, sorar aheste aheste Elin çenene dayalı, dalar gidersin geçmişe Bir hasret karanlığı, çöker aheste aheste Ne derdin anlayan kimse, ne ahval soran olur Tenhalaşır dünyan senin, solar […]