Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Cuma günü, ABD Başkanı seçilen Donald Trump’la yaptığı telefon görüşmesinde, Gazze’de “adil ve kapsamlı bir barış” için çalışmaya hazır olduğunu dile getirdi.
NDTV’nin haberine göre, Trump’ı zaferinden dolayı tebrik eden Abbas, “Uluslararası meşruiyete dayalı adil ve kapsamlı bir barışa ulaşmak için Başkan Trump ile çalışmaya hazır olduğunu” bildirdi.
Trump’ın da Abbas’a savaşı sona erdirmek için çalışacağına dair güvence verdiği belirtildi.
Buna göre Trump, savaşı durdurmak için çalışacağını, bölgede ve dünyada barışı sağlamak için Abbas ve ilgili taraflarla birlikte çalışmaya hazır olduğunu vurguladı.
Trump’ın Filistin politikası
Trump, 2020’de damadı Jared Kushner ile hazırladığı “Filistin Barış Planı” adlı planında iki devletli çözüm sunma iddiasındaydı. Ancak bu plan geleneksel iki devletli çözüm yaklaşımından önemli ölçüde farklıydı ve planı eleştirenler, bunu uygulanabilir bir çözüm olarak görmemişti.
Plan, bağımsız bir Filistin devleti fikrini içerse de bu devletin sınırları, güvenliği ve başkent durumu çok kısıtlayıcıydı. Filistinlilere önerilen devlet, parçalı bölgelerden oluşacak ve İsrail tarafından güvenlik kontrolü altında tutulacaktı. Ayrıca, başkent olarak önerilen yerler, Kudüs’ün dışındaki ve şehrin kutsal alanlarına erişim sağlamayan bölgelerdi. Bu durum, Filistinliler için kabul edilemez olarak görülmüş ve plan genel olarak bağımsız bir Filistin devleti oluşmasını zorlaştıran detaylar içerdiği için, pratikte “tek devlet” modeline yakın bulunmuştu. Trump’ın bu konudaki en ciddi ve en çok tepki çeken adımı ise Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanımaktı.
Hem Filistin hem de Lübnan, son dönemin en gerilimli ve çatışmalı günlerini geçirirken, Trump, seçim kampanyası boyunca bölgeye barış getireceğine dair sözler vermişti. Nisan ayında muhafazakar radyo sunucusu Hugh Hewitt’e verdiği röportajda Gazze’deki çatışma hakkında “Barışa geri dönelim, insanları öldürmeyi bırakalım,” demişti.
Ancak aynı zamanda, İsrail’e defalarca “işi bitirmesi” ve Hamas’ı yok etmesi çağrısında da bulunmuştu.
Gazze Savaşı
İsrail ile Gazze Şeridi’ni yöneten Hamas arasındaki çatışmalar, 7 Ekim tarihinde tekrar alevlendi.
İsrail sınırını aşıp baskın yapan Hamas militanları, 7 Ekim’de düzenledikleri saldırıda çoğu sivil olmak üzere yaklaşık 1.200 kişiyi öldürdü ve 250 kadar kişiyi de rehin aldı. Bu rehinelerin yaklaşık yarısı, Kasım ayında bir hafta süren ateşkes sırasında İsrail tarafından tutulan Filistinli mahkumlarla takas edilerek serbest bırakıldı.
İsrail, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun (BMGK) derhal ateşkes ilan edilmesini öngören kararına rağmen Hamas’ın 7 Ekim’deki saldırısından bu yana Gazze’ye yönelik saldırılarını ve sivil katliamlarını sürdürürken, uluslararası kınamalarla karşı karşıya kaldı.
Gazze’deki sağlık yetkililerine göre, 7 Ekim’den beri İsrail’in Gazze’de düzenlediği saldırılarda çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 41.000’den Filistinli öldürüldü ve 90.000’den fazla kişi yaralandı.
Harabeye dönüşen Gazze’nin pek çok bölgesinde gıdaya, temiz suya ve ilaca ulaşmak hala çok zor.
Güney Afrika’nın açtığı bir dava kapsamında İsrail, Uluslararası Adalet Divanı’nda (International Court of Justice – ICJ) soykırımla suçlanıyor.
Güney Afrika’nın İsrail’e karşı açtığı davaya müdahillik beyanını sunan ülkeler arasında, Türkiye ile birlikte Kolombiya, Libya, Meksika, Filistin ve İspanya yer alıyor.
Mahkeme, Başbakan Netanyahu yönetiminin, 6 Mayıs tarihinde işgal edilmeden önce bir milyondan fazla Filistinlinin sığındığı güneydeki Refah kentindeki faaliyetlerini derhal durdurmasına hükmetmişti.