KONTROLSÜZ SURİYELİLER TOPLUMSAL PATLAMAYA NEDEN OLABİLİR

Genel - 2 Temmuz 2017 20:39 A A

Çağlar Erbek
caglarerbek@gmail.com

Suriye krizi patlak verdiğinde işlerin bu noktaya geleceğini kestirebilen insan sayısı ne kadardı bilmiyorum. Ama büyük çoğunluğun bu kadarını tahmin edebildiğini zannetmiyorum.

Birkaç ay içinde devrileceği düşünülen Suriye yönetimi yıllar sonra hala yerli yerinde duruyor. Buna karşın muhalefet cephesi tıpkı Suriye toprakları gibi birçok parçaya bölünmüş durumda.

Halen Suriye topraklarında kaç örgüt, kaç devlet, kaç istihbarat servisi, kaç ülkeden militan veya ajan var bilebilmek çok zor. Her gün bir denge bozulup yeni bir denge kuruluyor adeta.

Yıllar geçtikçe Suriye’de yaşanan birçok şey yalnızca tarihe geçmekle kalmayacak, siyasette ve askeri alanda başlı başına ders konuları olacak gibi görünüyor.

Meselenin siyasi ve askeri boyutu farklı bir yazının konusu. Burada işin toplumsal boyutundan bahsetmek istiyorum. Özelikle bizi en çok ilgilendiren Suriyeli sığınmacılar meselesine.

Resmi rakamlara göre ülkemizde bulunan Suriyeli sığınmacı sayısı 3,6 milyonun üzerinde. Tahmin edilen rakam ise 4 milyon civarında.

4 milyona yakın Suriyeli içerisinde kadınlar, çocuklar, hasta ve yaşlılar olduğu gibi en az onlar kadar da gücü kuvveti yerinde, eli silah tutan insan var. Ama bu insanlar ne hikmetse ülkelerinde kalıp, vatanları için savaşmak ve gerekirse şehit olmak yerine, Türkiye’ye kapak atmayı tercih etmişler.

Ülkeleri paramparça olmuş ve her karış toprağı kanla sulanırken, onlar ülkemizin sahillerinde eğlenmeyi tercih ediyorlar. Bu gerçeği görmek için yazın gelmesiyle birlikte hareketlenen sahillere, plajlara bakmak yeterli.

Başta sosyal medya olmak üzere basın yayın organlarında sahillerin Suriyeli istilasına uğradığına dair haber ve görüntüler sık sık çıkmaya başladı. Hatta kimi Suriyelilerin karıştıkları taciz olaylarının sayısı artmaya başladı. Bu ve benzeri haberleri izlerken prensip olarak biraz temkinli yaklaşmakta fayda görürüm. O nedenle belki abartı ve önyargı olabilir diye açık kapı bırakırım. Ama böyle bir duruma insanın kendisi ya da yakınları bizzat şahit olunca, meselenin ciddiyetini daha iyi kavramaya başlıyor sanırım.

İşlerin yoğunluğu ve annemin rahatsızlığı nedeni ile henüz tatil yapmaya veya denize gitmeye fırsat bulamadım. Ancak geçen hafta çocuklar kuzenleri ile birlikte denize gittiler. Bu kavurucu sıcaklarda kendilerini Ege’nin serin ve mavi sularına atmak hayaliyle gittikleri plajdan, denize bile giremeden geri döndüler. Nedenini sorduğumda sahilin Suriyelilerle dolu olduğunu, tavırlarından, hareketlerinden çok tedirgin olduklarını, korktuklarını ve hemen geri döndüklerini söylediler.

Otuz yıldır İzmir’de yaşıyorum ve insanların denize gitmekten, tatile çıkmaktan korkar olduklarına ilk kez tanık oluyorum. Hem de yaşamayı bu kadar seven, denize bu kadar tutkun İzmirlilerin.

Belki de onlarla gitmemem isabet olmuştur diye düşündüm. Çünkü değil aileme, yakınlarıma, oradaki herhangi birine yönelik sözlü ya da fiili bir tacize tanık olsaydım kendimi tutamazdım ve çok ciddi durumlar yaşanabilirdi.

Eğer fırsat bulur da birkaç hafta sonra tatile çıkarsam ya da günübirlik denize gider de gittiğim sahilde böyle bir durumla karşılaşırsam ne olacak? Yaşanması muhtemel vahim durumlardan kim sorumlu olacak? Düşüncesi bile insanı rahatsız ediyor.

Tabi bunu kişisel bir durum olarak değerlendirmek mümkün. Peki ya o tatil beldelerinin, o kasabaların, o şehirlerin insanları yeter artık derse? Kendi ülkemizde Suriyelilerden korkar olduk; kendi ülkemizde rahatça gezemez, rahatça denize giremez olduk; kendi ülkemizde kendi evimizde toplu tacizlere uğrar olduk; artık bıçak kemiğe dayandı deyip sorunu kendi çözmeye kalkarsa? Engin hoşgörüsü ve merhameti ile dünyada eşi benzeri bulunmayan bu aziz millet iffeti için ayağa kalkıp sokaklarda kontrolsüzce dolaşan sığınmacıların üzerine topyekün yürürse ne olacak? Böyle bir toplumsal patlama yaşanırsa ne yapılacak? Suriyeliler apar topar toplanıp sınır dışı mı edilecek? Yoksa onları istemiyoruz diyen insanlar polis ve mahkemeleri mi karşısında bulacak?

Büyük Türk Milleti’nin konukseverliği, merhameti ve hoşgörüsüne tarih tanıktır. Ancak bu merhametin, bu hoşgörünün kötüye kullanılması ya da başka bir değişle bunun Türk Devleti’nin çıkarlarını zedeler ve Türk Milleti’nin yaşamını tehdit eder duruma gelmesi ne kabul edilebilir ne de yönetilebilir bir durum değildir.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Hükümeti kuşkusuz ki doğru olanı yapmıştır. Kendisine sığınan insanlara sırtını dönmemiş onları bağrına basmıştır. Bu insani bir görevdir ve doğrudur. Ancak yıllar geçtikçe ortaya çıkan yeni durumlara karşı yeni politikalar geliştirmek ve tedbirler almak zorunludur. Eğer ülkemizde kontrolsüz bir biçimde dolaşan milyonlarca sığınmacı her geçen gün artan toplumsal sorunlarda etkili bir faktör haline geliyorsa, buna bir çözüm bulmak zorundayız. Devlet olarak bir çözüm üretmezsek, vatandaş kendi çözümünü bulmaya kakar ki bu da hiç istenmeyen durumlara neden olabilir.

Çözüm önerim çok açık ve net. Bayram vesilesi ile bir kez daha gördük ki, ülkemizdeki Suriyeliler çok rahat biçimde ülkelerine gidip günlerce haftalarca orada kalabiliyorlar. Özellikle TSK’nın büyük bir başarı ile gerçekleştirdiği Fırat Kalkanı operasyonu ile temizlenen bölgeler hızla istikrarlı hale geliyor. Bu durumda ülkemizdeki Suriyeli sığınmacıların bu güvenli bölgelere gitmesinin önündeki engel nedir?

Göründüğü kadarıyla hiçbir engel yoktur. O nedenle de bu bölgelerde yapılan yatırımlar ve iyileştirmelere paralel olarak ülkemizdeki sığınmacılar ivedilikle bu güvenli bölgeye yerleştirilmeli ve güvenlikleri orada sağlanmalıdır. Bu, hem onları sığınmacı olmaktan kurtarıp kendi vatanlarında güven içine olmalarını sağlayacak hem de Türkiye’de sokaktaki insanı rahatlatacak, istenmeyen durumların, toplumsal olayların önüne geçilmiş olacak.

Toplumsal homurdanmaları duymak, toplumsal rahatsızlıkları görmek ve bunlar toplumsal olaylara dönüşmeden çözüm üreterek ivedilikle hayata geçirmek devletin görevidir. Binlerce yıllık devlet geleneğine dayanan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bu ciddi meseleyi mümkün olan en kısa sürede ve en doğru biçimde çözeceğini umut ediyorum.

Genel - 20:39 A A
BENZER HABERLER

HABER LİSTESİ

  • 01
    Peşin hükümlere aldanmak…
    Han Ayvaz Adıgüzel hanayvazadiguzel@gmail.com Osmanlı’da düşünceye ihtiyaç yoktu, Kur’an yetiyordu. Kabul bu idi. Tamam da ama Kur’an’ı elinde tutanlar yetersizdi. Aydının içinde yaşadığı cemiyetin peşin hükümlerini yenmesi zordur. Cesur olmak lazım. Mert ve cesur aydınlar, bu topraklar için bir lütuftur. İhanetin çeşidi çoktur. Aslında peşin hükümler de bir ihanettir. Bundan yakamızı kurtarmamız lazım. Yıllar sonra […]
  • 02
    Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ tutuklandı
    Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik’ suçundan tutuklandı. ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ iddiasıyla gözaltına alınan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, savcılıktaki ifadesinin ardından ‘halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme’ suçundan tutuklandı. Özdağ’ın tutuklanmasına İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, sosyal medyadan tepki gösterdi. İmamoğlu, “Zafer Partisi Genel Başkanı Sayın Ümit Özdağ’ın tutuklanmasını kabul etmiyoruz. […]
  • 03
    Bolu faciası için 1 günlük milli yas ilan edildi
    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bolu Kartalkaya’da yaşanan ve 66 vatandaşın hayatını kaybettiği facianın ardından bir günlük milli yas ilan edildiğini açıkladı. Bolu’da Kartalkaya Kayak Merkezi’nde bulunan, içinde tatilcinin bulunduğu Grand Kartal Otel’de yangın çıktı. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, hayatını kaybedenlerin sayısının 66’ya, yaralı sayısının ise 51’e yükseldiğini söyledi. MİLLİ YAS İLAN EDİLDİ Cumhurbaşkanlığı Kabine toplantısının ardından açıklama […]
  • 04
    Kartalkaya’da otel yangını: 66 ölü, 32 yaralı
    Bolu’da Kartalkaya Kayak Merkezi’nin tanınan otellerinden Grand Kartal Otel’de gece saatlerinde çıkan yangında en az 10 kişi hayatını kaybetti. Sömestr tatili nedeniyle doluluk oranının yüksek olduğu tahmin edilen 12 katlı ahşap otelde 234 kişinin konakladığı belirtildi. BBC Türkçe‘ye TSİ 11.15 sıralarında konuşan Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan, binada hâlâ girilemeyen iki kat olduğunu, AFAD ekiplerinin […]
  • 05
    Merhum Dr. Beşir Doster şiiri
                          MİZAHTAN MERSİYEYE Dr. Beşir DOSTER Hayat sonsuz bir yol değil, biter aheste aheste Felek bir gün sualini, sorar aheste aheste Elin çenene dayalı, dalar gidersin geçmişe Bir hasret karanlığı, çöker aheste aheste Ne derdin anlayan kimse, ne ahval soran olur Tenhalaşır dünyan senin, solar […]