Ortadoğu ve İran’ın Güvenlik Stratejisi

03.10.2018 10:51

Kişi Okumuş

0 Yorum

Murat Nazlı

İslam inkılabı yaparak 1979 yılında ABD yanlısı Şahlık rejimini İran’da yıkan ulema önderliğindeki halk son kırk yıldır dünya müstekbirlerine karşı mücadele ediyor ve emperyalist devletlerin ekonomik ambargolarına rağmen hayatta kalma mücadelesi veriyor.(1)

Devrim sonrası ABD ve Batılı devletlerin darbe ve iç karışıklık yaratma çabalarına rağmen İran, ayakta kalmayı başardı ve Irak’ın saldırısı sonrasında da sekiz yıl süren bir savunma savaşına mecbur kaldı.(2)

İslam devrimi sonrasında doğudaki komşusu Afganistan SSCB tarafından işgal edilirken, batıdaki komşusu Türkiye’de de 12 Eylül askeri darbesi oldu. Ortadoğu bölgesi ve Filistin ise işgalci Siyonist İsrail’in saldırıları nedeniyle ateş içinde yanıyordu.(3)

ABD’nin SSCB’yi siyasi ve askeri olarak pasifize etmek amaçlı Afganistan’ı işgale teşvik etmesi ve ABD’nin Afganlı direniş güçleri/mücahitlere silah yardımı yapması, ilerde İslam dünyası ve Batı dünyasının başına bela olacak olan Suudi Arabistan destekli tekfirci terör tohumlarının atılmasını da beraberinde getirdi. (4)

Afganistan’dan çekilen ve çözülme sürecine giren SSCB sonrasında oluşan Rusya yeni bir hedef ve yeni bir organizasyon ile ortaya çıktı. (5) ABD’nin Afganistan’da temelini attığı tekfirci düşünceden beslenen gruplar ise İslam dünyası ve Ortadoğu’da hızla yayılmaya başladı. El Kaide, Taliban vb. gruplardan türeyen bazı terör çeteleri ise Irak ve daha sonra da Suriye’ye geçerek IŞİD ve Nusra gibi dış destekli tekfirci silahlı örgütleri vb. oluşturdu. (6)

İslam devrimi sonrasında darbe ve dış destekli iç ayaklanma sorunları ile mücadele eden İran, batısında Irak’ın başlattığı savaş nedeniyle savunma yaparken ülkenin doğusunda da Afganistan’da hakim olan tekfirci güçlerin yarattığı istikrarsızlık, göç ve terör olayları ile mücadele etmeye çalışıyordu.

Irak’ın ABD tarafından işgali ile İran, batısında düşman bir güç ve rejimden kurtulurken, Ortadoğu ve İslam dünyasını kendi çıkarları için baskı altında tutan ABD ise işgalci Siyonist İsrail’in güvenliği için araç olarak gördüğü ve kendisinin ortaya çıkararak destek verdiği IŞİD terör örgütünü piyasaya sürdü. (7)

BOP projesi çerçevesinde İslam ülkelerini istikrarsızlaştıran Arap Baharı rüzgarı ile birçok devleti istikrarsızlaştıran ABD, Irak/Lübnan ve Suriye’yi de parçalamak amaçlı IŞİD’i destekledi ve gelişmesine gözyumdu. (8)

IŞİD terör örgütü Musul’u işgal ederek Irak devletini ortadan kaldırmak ve ülkeyi parçalamak için başkent Bağdat’a ilerlerken, IŞİD’ten ayrılan Nusra terör örgütü de Suriye’de Beşar Esad, Baas Partisi ve (sözde) Alevi devletine karşı dış destekli silahlı terör eylemlerine başladı. (9)

BOP projesi çerçevesinde yürüyen bu istikrarsız süreç Türkiye, İran, Irak ve bölgeyi tehdit eden Batı destekli milliyetçi Kürt hareketleri ile daha da arttı ve Türkiye’yi Suriye’ye İran’ı ise Suriye ve Irak’a terör gerekçesi ile müdahale etme noktasına getirdi.

ABD ve Batı emperyalizmi ve onun bölgesel temsilcileri ve başta da Suudi Arabistan ile bir mücadeleye girişen İran, anayurdunu korumak ve kendini daha da güçlendirmek amacıyla, başta IŞİD gibi tekfirci ve diğer milliyetçi silahlı terör örgütleri ile ülke dışında onlarla savaş ve mücadele stratejisini benimsedi. Uzun menzilli füze sistemlerine sahip olan ve milli savunma gücünü geliştiren İran, artık terör gruplarına karşı ülke içinde değil İran sınırları dışında onlarla savaşmaya başladı. (10)

Bir ay önce ayrılıkçı ve milliyetçi dış destekli Kürt terör gruplarına karşı misillemede bulunan İran, Kuzey Irak’taki Erbil şehri yakınlarında bu grupların merkezlerini vurdu. (11)

Geçtiğimiz günlerde İran’ın Arap yoğunluklu Irak sınırındaki Ahvaz şehrinde silahlı bir terör saldırısında bulunan tekfirci gruplar ile de mücadele eden İran, 1 Ekim 2018 tarihinde de Suriye’nin Irak sınırında bulunan ve ABD askeri güçlerinin bulunduğu yere de çok yakın bir bölge olan Ebu Kemal bölgesindeki terör gruplarının merkezlerini 600 km menzilli güdümlü füzeler ile başarılı bir şekilde vurarak yok etti. (12)

ABD’nin tüm çabalarına, her türlü ekonomik ambargolarına ve bölgedeki ihanet odakları ve İsrail işbirlikçisi gerici Arap rejimlerinin hukuksuz ve gayri meşru çabalarına, üstü örtülü savaş ve ihanetlere rağmen İran, önce anayurdu olan İslam toprakları ve daha sonra ise İslam dünyası ve mustazaf bölge halklarının çıkarı için kendi ülkesinde olduğu gibi Filistin, Lübnan, Irak ve Suriye’de de istikbar ve müstekbir güçlere karşı savaşmaya devam ediyor.

Sonuç olarak; Filistin’i işgal eden ve uyguladığı siyasetler ile buradaki işgali meşrulaştırmaya çalışan Siyonist işgal projesinin bir benzerini Suriye’de uygulamak isteyen İsrail’e karşı İran destekli Hizbullah güçleri sahaya inerek bu projeyi kullanılamaz hale getirdi. (13)

Komşusu Irak’ta ABD’nin istediği işbirlikçi bir hükümeti kurdurtmayan İran, destek verdiği Haşd-i Şabi (gönüllü güçler) sayesinde de IŞİD terör örgütünün bölgedeki üstünlüğünü yok ederek, ortadan kaldırılması için büyük fedakarlıklarda bulundu. İran, Suriye’de işgalci İsrail ve ABD’nin tekfirci militanların eli ile yapılmak istenen ülke ve bölgeyi tehlikeye atan yıkıcı/bölücü emperyalist politikaların yürütülmesini de engelledi ve bu projenin uygulanmasına da darbe vurdu. (14)

Tekfirci ve milliyetçi terör gruplarına karşı yapılan son füzeli misilleme hareketinin de İran’ın savunma stratejisinin bir parçası olduğu görülüyor….

Murat Nazlı

Dip Not:

Yazarın yazı arşivi

İlgili Terimler :

YORUMLAR

BENZER İÇERİKLER

Valilik uyardı: ‘İstanbul’da kuvvetli yağış bekleniyor’

Bankacılık sektörünün mevduatı arttı

NATO, Ukrayna’ya Patriot sevkiyatına onay verdi

Lavrov: NATO’ya saldırma düşüncemiz yok

FACEBOOKTA BİZ