Siyaset ve Anlamsız Düşmanlık

11.07.2017 08:24

1.158 Kişi Okumuş

0 Yorum

Siyaset ve Anlamsız Düşmanlık

Ragıp İlbeyi
ilbeyi.rk@gmail.com

Vakti zamanında çok değer verdiğim arkadaşlarım vardı. Hep birlikte oynar, bazen bir birimizin evine misafir olurduk.

Kimi zaman atari oynar, çizgi film izler, kimi zaman maç oynar, yarışırdık.

Eğer sofra vakti çaldıysak kapısını dostumuzun annesi bizi içeri davet eder, yere oturur, örtüyü dizlerimize örter ve aynı tabağa kaşığı daldırıp aynı ekmeği bölüşürdük.

Sabahları evden okula giderken caminin köşesinde buluşur, yemek teneffüsünde evden getirdiğim domates peynir zeytin ekmeği birlikte yerdik. Bazen de onlar kantinden tost, patates kızartması, bisküvi alırlar bana ikram ederlerdi. Eğer annem uyanırsa o beslenme çantamı çoktan hazırlamış olurdu. Uyanmadığı zaman ise ben hazırlardım. Çok iyi hatırlıyorum bazen ekmek arası ıspanak bazen de küçük kaplara doldurduğum kuru fasulye pilavı ve hatta bir baş kuru soğanı götürürdüm.

Yemek zamanı sınıf arkadaşlarım başıma toplaşır gülüşüp benimle alay ederlerdi. Ben ise hiç oralı olmaz ve hem sağlıklı beslendiğimi hemde o kantine verdikleri paranın 10 katını verseler şu yediklerimi satın alamayacaklarını söylerdim. Kendimi çok özel hissederdim. Aslında ilk zamanlar pek bir dokunurdu sözleri, gözlerim dolar ama ağlayamazdım.

Çocukluğumdan beri pek ilgi çekerdi hallerim. Yazdığım kompozisyonlar, yaptığım resimler, sözel derslerde olan başarım ve hitabetim çok etkilerdi öğretmenlerimi ve arkadaşlarımı.

Ortaokul yıllarımda Bağımsız Filistin konulu bir sunum yaptığımda koca konferans salonu dolmuş karşımda müdür yardımcıları öğretmenlerim ve arkadaşlarım varken, heyecanlanmadan başarılı bir konuşma yaptığımda sadece 13 yaşındaydım.

Yine 13 yaşımda ilk öğrenci tiyatrosunu kurmuş, Çanakkale Zaferi hakkında bir piyes sergilemiş, kostümleri bile ben ayarlamıştım.

Ve okulun ilk münazara deneyimde de iki guruptan birini ben yönetiyordum. Başarılı bir dönem içinde çok güzel dostluklar kurmuştum.

Sağlam arkadaşlarım vardı. Hatta öyle ki okulda kavga bile çıksa veya birileri bana sataşacak olsa benim yanımda yer alacak dostlarım vardı. Popüler bir çocuk olunca gıcık olanda haset edende çok oluyor haliyle…

Zaman hızla ilerlerken her birimiz kendimizi farklı yapılar içinde buluyorduk. Bize ait olmayan, yabancı cümleler ile konuşuyor, bir birimizi kırıyor hatta işi kavga etmeye bile götürüyorduk.

Abilere giden çocuklar bizi sohbetlere davet ediyor, kimi ülkücü oluyor tokalaşırken birer keçi gibi kafatasımızı kırmak istercesine üç kere kafasını bir sağa bir sola ve tekrar sağa vuruyor, kimileri yoldaş oluyor gür bıyıkların hayalini kuruyordu…

Kimi de daha o günlerden yobaz oluyor, her gün yeni bir haram ve günah ile geliyor, insanı hayattan soğutuyordu. O günah bu haram o cennetlik bu cehennemlik lakırtıları bir türlü bitmiyordu. İnsanın isyan edip cennetini de cehennemi de al defol git biraz huzur ver diyesi geliyordu ama neticede arkadaştı diyemiyordu insan…

Futbolu oldum olası sevmedim, hiç bir takımı da tutmadım mahalle maçlarında da kilomdan ötürü hep kaleci oldum, top bir yerine çarpsa bile kurtarır diye düşünüyorlardı her halde halbu ki yenilen hep onlar oluyordu çünkü bir top için kendimi yerden yere atmak anlamsız geliyordu bana…

O çocuklar büyüdü, kimi Milli Görüşçü kimi Ulusalcı kimi Atatürkçü kimi Cumhuriyetçi kimi şeriatçı oldu kimi Kürtçü kimi Türkçü biri de komünist oldu.

O ekmeğini bölüşen çocuklar şimdi fırsatları olsa bir birlerini bir kaşık suda boğacaklar.

Kan kardeşi olanlar imkanını bulsalar bir birinin kanını akıtacaklar…

Kim bulaştırdı bu siyaseti, ideolojileri bizlere bilmiyorum, tanımak da istemiyorum ancak çocukluğumu çok özlüyorum. Sünni ve Alevi çocukların birlikte saklambaç oynadığı o günleri artık geri istiyorum.

İlgili Terimler :

YORUMLAR

İsminiz

 

E-Posta Adresiniz

Yorumunuz