Trump neyin peşinde?

Genel - 17 Ocak 2025 15:46 A A

Hakan Akpınar

hakanakpinar227@gmail.com

Donald Trump, 20 Ocak itibarıyla ABD’nin 47. Başkanı olarak yeniden Beyaz Saray’ın patronu olacak. Ancak, daha Oval Ofis’e adım atmadan yaptığı açıklamalara bakılırsa, dünya II. Trump döneminde zorlu bir dört yıl yaşayacak.
Panama Kanalı ile Kanada ve Grönland’ı ABD topraklarına katmak istediğini açıklaması, O’nun başkanlık dönemini kapsayacak olan 2025-2029 yıllarının dünya açısından pek kolay geçmeyeceğinin bir işareti aslında…

Trump, seçim kampanyasını yürütürken, Rusya-Ukrayna Savaşı ile Hamas-İsrail çatışmasını bitireceğini taahhüt etmişti. Nitekim, 15 Ocak’tan itibaren Hamas ile İsrail arasında ateşkes anlaşması nihayet gerçekleşti. Anlaşmayı dünyaya ilk duyuran ise Trump’tı. Mevcut başkan Joe Biden ile ateşkesin tarafları olan İsrail ve Hamas sözcüleri dahi Trump’ın duyurusunun ardından açıklama yaptılar. Resmen göreve başlamasa bile Amerikan devletinin askerî/sivil bürokrasisi, fiilî başkanın isteklerine uymuştu.

Hamas-İsrail ateşkes anlaşmasının, Beyaz Saray’daki devir teslim töreninden bir gün önce yürürlüğe girmesi kararı ise son derece mânidardı. Amerikan basınına göre Trump, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’ya telefonda baskı yaparak ateşkes sürecine kapı açmıştı. Ateşkes anlaşmasının ardından yaptığı açıklamada, “Daha başkan olmadan bunları yaptım. Beyaz Saray’a gittiğimde (dünyaya) barış getireceğim” diyecekti.

Büyük ihtimalle, Beşar Esad’ın sürpriz bir şekilde düşürülmesi ve “Yeni Suriye”nin oluşum sürecinde de Trump’un parmağı vardı. Şimdi sıra Rusya-Ukrayna Savaşı’nda… Görünen o ki; yakın gelecekte bu hususta da somut bir takım gelişmeler yaşanacak.

Ne var ki; dünyaya barış getireceğini söyleyen Trump, diğer taraftan savaşı gündeminden düşürmeyerek, tutarsız ve çelişkili bir dış siyaset takip ediyor. Panama Kanalı ile Grönland’ı ABD’nin bir parçası yapmak için gerekirse askerî müdahalede bulunabileceği mesajını dahi verebiliyor. Trump’ın “Barış” söylemi, diplomatik ve siyasî bir oyun sadece… Esasında politik bir yalan.

Ortadoğu’da yeni Suriye’nin kurulması; bununla bağlı ve ilişkili olarak sağlanan Hamas-İsrail ateşkesi, bir barış sürecinden ziyade ABD’nin emperyal politikalarındaki taktiksel değişimlerinin dışa vurumu gibi görünüyor. Ortadoğu’da, ABD ve İsrail’in yönetimindeki “savaş oyunu”nunda elde edilen emperyalist kazancın, “ateşkes” adı altında yeni bir jeopolitik statükoya dönüştürülmesi, Trump’ın ağzından dünya kamuoyuna ‘barış!’ gibi yansıtılıyor.

Şimdi yeniden gelelim Trump’ın Grönland, Panama Kanalı ve Kanada’ya dönük tehditlerine… Trump’ın göz diktiği Grönland’ı, Kanada’nın stratejik konumundan bağımsız görmemek gerekir. Grönland Adası, Kanada’nın kuzeyden deniz komşusu durumundadır. Grönland’ın, buzulların erimesi sürecinde çok zengin yeraltı kaynaklarına sahip olduğu anlaşılmış; bu da hâliyle emperyalist devletlerin iştahını kabartmıştır. Sadece 57 bin kişinin yaşadığı Grönland’da zengin petrol kaynaklarının yanısıra çok değerli ve nadir olarak görülen mineraller bulunmaktadır. Çağın teknolojisi için en gerekli zengin maden yatakları da yine Kuzey Kutup noktasındaki Grönland’da…

“Arktik” olarak adlandılan bu bölgede bulunan Grönland, Rusya’nın doğusu ve Kuzey Avrupa ile de komşu… Oldukça stratejik bir alan.. Çin ve Rusya’nın da ilgi alanında bulunan Arktrik bölgesi gelecekteki yeni ve hareketli ticaret yollarından biri olabilir. ABD’nin askerî hava üssünün bulunduğu Grönland’ın Trump açısından bir önemi de şu: Rusya ile olası bir savaşta Grönland’daki askeri üs, âdeta erken bir uyarı sistemi işlevi görecek. Kanada’yı ABD topraklarına katmak isteyen Trump, böylece Grönland’ın güvenliğini garanti altına almak istiyor.

Panama Kanalı ise dünyanın en önemli deniz ticaret yollarından biri olarak ABD açısından özel bir önem taşıyor. 1999 yılında bir dizi anlaşmanın sonucu olarak ABD’nin Panama’ya devrettiği bu kanala Trump’ın göz dikmesinin en önemli sebeplerinden biri Çin faktörü oldu. Dünya ticaretinde artık tartışılmaz bir ağırlığa sahip olan Çin’in kargo gemileri kanal trafiğinin neredeyse dörtte birini oluşturuyor. İşte Trump, hem Çin’in hem de başka ülkelerin ticaretini denetlemek ve belki de yeni vergilerle Amerikan ekonomisini güçlendirmek, böylece ülkesinin kanaldaki siyasî-iktisadî ağırlığını artırmak istemektedir.

Trump’ın seçim döneminde taktığı şapkada ne yazıyordu? “Make America Great Again…” Türkçe okursak; “Amerika’yı yeniden harika yap…”

Trump, ABD’nin dünya ticaretindeki gücünü ve hâkimiyetini pekiştirerek yeni bir dönemin kapılarını açmak istiyor. Çin’e, Rusya’ya, Kuzey Kore’ye gözdağı vererek bir bakıma Amerikan emperyalizminin elde edeceği yeni “pasta”lara rakip ve hatta ortak kabul etmeyeceğini dolaylı olarak ifade etmiş oluyor.
Dünyanın çeşitli bölgelerinde 800 civarında askerî üssü bulunmasına rağmen yeryüzünde ABD’nin ayak izlerini çoğaltmaya ve modern sömürgecilikte suyun başını tutmaya çalışıyor. Trump’ın dillendirdiği bu yayılmacı üslup, ABD’nin gelecekteki yeni emperyal politikaları hakkında bize ipuçları veriyor… Galiba dünya, yakın gelecekte yeni bir jepolitiğe evrilecek… Kimbilir; Trump’ın seslendirdiği politikalar, yeni bir dönemin ayak sesleri olabilir.

 

Genel - 15:46 A A
BENZER HABERLER

HABER LİSTESİ

  • 01
    İzahı ve imayı bir yana bırakıp bazı hatırlatmalar yapma zamanı…
    Neşe Doster nesedoster@yahoo.com Bu yazının konusu  yine ülke gerçekleri, sorunlar ve sorular olacak. Neden derseniz cevapsız sorular, çözümsüz sorunlar  arasında çırpındıkça şimdilik yazacak başka konu yok ve bu gidişle de bir süre olmayacak. Madde madde özetlersek; Parçalı bulutlu, çatışmalı- tartışmalı, gölgeli puslu bu havada gerçekleri görmezsek, sorumlu davranmazsak çözüm üretebilir miyiz? Medeni kanundan Dil Devrimine, […]
  • 02
    Münih Güvenlik Konferansı’ndan dikkat çeken 7 alıntı
    Almanya’nın Münih kentindeki üç günlük toplantıya katılan liderler, zaman zaman birbirleriyle yarışan dünya vizyonları ortaya koydu. Küresel liderler, bakanlar ve diğer kilit politika yapıcılar, Ukrayna ve Rusya ile olası barış müzakerelerinin başlatılması başta olmak üzere dünyanın karşı karşıya olduğu başlıca zorlukları tartışmak üzere hafta sonu Münih’te bir araya geldi. Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiy, Avrupa Komisyonu […]
  • 03
    ABD’li ve Rus yetkililer Ukrayna için Suudi Arabistan’da toplanacak
    Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiy Ukrayna’nın görüşmelere davet edilmediğini ve Kiev’in stratejik ortaklarla istişare etmeden Rusya ile görüşmeyeceğini belirtti. ABD’li ve Rus yetkililerin, Moskova’nın Ukrayna’daki yaklaşık üç yıllık savaşını sona erdirmeyi amaçlayan görüşmelere başlamak üzere gelecek hafta Suudi Arabistan’da bir araya gelmesi planlanıyor. The Guardian’ın haber ajanslarından aktardığı bilgiye göre, ABD heyetinde Dışişleri Bakanı Marco Rubio, […]
  • 04
    Münih Güvenlik Konferansı: Türkiye ve Suriye ile ilgili neler konuşuldu?
    Transatlantik ilişkilerde tırmanan gerilim nedeniyle karamsar havada geçen Münih Güvenlik Konferansı’nda umut vaat edici bulunan konulardan biri Suriye oldu. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın da konuşmacı olduğu Suriye oturumunda, “Suriye’yi Türkiye’ye kaptırmak istemiyoruz” diyen Suudi uzmana Fidan, artık Orta Doğu’da nüfuz mücadelesini geride bırakmak, işbirliği dönemini başlatmak istedikleri yanıtını verdi. ABD Başkan Yardımcısı JD Vance’in Avrupa […]
  • 05
    “Hortlak Yeniçeriler”in sırrı
    Hakan Akpınar hakanakpinar227@gmail.com Tarih, 6 Ekim 1833… Yer, Payitaht İstanbul… Takvim-i Vekâyi gazetesinde yayınlanan bir haber, halk arasında büyük korku ve heyecana yol açmıştı. Habere göre, Balkanlar’daki Tırnova kasabasının mezarlığında yatan iki yeniçeri hortlayarak, bölge halkına musallat olmuştu. Tırnova, Tuna Nehri’nin kollarından biri olan Yantra Deresi’nin yamacına kurulmuş, nüfusunun yarıdan fazlası Müslüman olan sakin ve […]