International Press Institute (Uluslararası Basın Enstitüsü – IPI) öncülüğünde Türkiye’deki kamuoyunda “etki ajanlığı” adıyla bilinen yasa tasarısının tamamen geri çekilmesi için 55 yerel ve uluslararası kuruluşun imzasıyla Salı günü Avrupa Komisyonu’na ortak bir mektup iletildi.
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’e hitaben hazırlanan mektupta, “Türkiye’ye ‘etki ajanlığı’ yasa tasarısını tamamen geri çekmesi için kamuoyu önünde çağrıda bulunulması” talep edildi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) görüşülmekte olan “etki ajanlığı” yasa tasarısına ilişkin endişelerin ifade edildiği ve Avrupa Komisyonu’ndan çağrı yapılması talep edilen mektupta şu ifadelere yer verildi:
“Resmi bir açıklama ile bu mevzuatın demokratik ilkeler ve hukukun üstünlüğü ile bağdaşmadığı vurgulanmalı ve ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü ile sivil toplumun meşru faaliyetlerinin korunmasına yönelik her türlü yeni mevzuatın uluslararası standartlarla uyumlu olması gerektiği vurgulanmalıdır.”
Sivil toplum ve meslek örgütlerinden oluşan 55 kuruluşun ortak imzasıyla iletilen mektupta, Avrupa Komisyonu’na diplomatik girişimlerde bulunmaları çağrısı yapıldı.
“Etki ajanlığı” yasa tasarısının Türkiye ile gerçekleştirilen üst düzey diyaloglarda gündeme getirilmesi istenerek, AB’nin Türkiye’de sivil toplum, insan hakları ve ifade özgürlüğüne olan bağlılığını sürdürülmesi talep edildi.
İmzacılar arasında basın özgürlüğü kuruluşlarının yanı sıra çok sayıda ifade özgürlüğü kuruluşları ve insan hakları örgütleri de yer aldı.
Ortak mektupta, Avrupa Komisyonu’nun bu yasa tasarısına ilişkin açıklama yapmasının AB’nin demokratik ilkeleri ve küresel ifade özgürlüğü iddiası açısından “kritik bir an” teşkil ettiği belirtildi.
Yıl sonundan önce yeniden gündeme gelmesi beklenen yasa tasarısının, ifade ve örgütlenme özgürlüğü, basın özgürlüğü ve halkın bilgi edinme hakkı da dahil olmak üzere temel özgürlüklere yönelik tehdit oluşturduğu dile getirildi.
‘Etki ajanlığı yasası’ ne içeriyor?
Kamuoyunda ‘etki ajanlığı’ olarak bilinen yasa tasarısının 13 Kasım Çarşamba günü geri çekildiği duyuruldu.
İlk olarak 18 Ekim Cuma günü TBMM’ye sunulan yasa teklifinde, AK Parti Milletvekilleri Rümeysa Kadak (İstanbul), Resul Kurt (Adıyaman), Ahmet Kılıç (Bursa), Nilhan Ayan (İstanbul) gibi isimlerin imzası bulunuyordu.
Kanun teklifinin 16. maddesinde, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun yedinci bölümünde yer alan ‘Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk’ kısmına, ‘madde eklemek suretiyle yeni bir suç’ dahil edilmesi planlanıyordu.
Gazeteciler, basın meslek kuruluşları, siyasetçiler, değişikliğin, Rusya’da 2012 tarihli ‘yabancı ajan’ düzenlemesiyle aynı kapıya çıktığı uyarısında bulunup, 16. maddenin vadettiği düzenlemeye ‘etki ajanlığı’ benzetmesi yapıyor.
Tasarı, “devletin güvenliğine veya siyasi çıkarlarına karşı suç işlemek” başlıklı yeni bir suç getirmekte ve yabancı bir devletin veya yabancı bir örgütün çıkarları doğrultusunda veya onların yönlendirmesiyle Türk devletinin güvenliğine ve siyasi çıkarlarına karşı suç işleyen kişilerin üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezasına çarptırılmasını öngörüyor.
Bunun gerekçesi ise, “casusluk faaliyetleriyle daha etkin mücadele edilmesinin” sağlanması olarak gösteriliyor.
Suçun oluşması için, “failin, yabancı bir devlet veya organizasyonun stratejik çıkarları veya talimatı doğrultusunda hareket etmesi gerekmektedir,” deniliyor.
Yasada bahsi geçen ‘yabancı organizasyon’ için “Türk hukukuna göre kurulmamış veya oluşturulmamış organizasyon olarak değerlendiriliyor. Yabancı organizasyon, yabancı bir devlet tâbiiyetinde olabileceği gibi hiçbir devletin tâbiiyetinde de bulunmayabilir” ifadeleriyle tanımlama yapmaya çalışılırken, muğlak ifadelerin yer alması dikkat çekiyor.
İlgili yasa tasarısıyla oluşturulması planlanan yeni suç kategorisinde, suçun savaş sırasında işlenmesi halinde cezanın 8 yıldan 12 yıla çıkacağı belirtiliyor.
Benzer bir yasa nedeniyle Gürcistan’ın AB’ye katılım süreci durduruldu
Gürcistan Parlamentosu, ülkede on binlerce kişinin katılımıyla protesto edilen tartışmalı “yabancı etkinin şeffaflığı” şeklinde adlandırılan yasa tasarısını Mayıs 2024’te onayladı.
Muhaliflerin “Rus Yasası” diye nitelendirdiği tasarı parlamentodan geçtikten sonra, Cumhurbaşkanı Salome Zurabişvili tarafından veto edilmişti.
Ancak anayasaya göre Gürcistan’da cumhurbaşkanının bir yasayı veto etmesi yeterli olmuyor. İktidar partisi ile destekçisi partilerin çoğunlukta olduğu Meclis’te yapılan ikinci bir oylama ve ardından parlamento başkanının yasayı imzalamasıyla yasa yürürlüğe girebiliyor.
Gürcistan’da onaylanan yasa uyarınca, fonlarının yüzde 20’sinden fazlasını yabancı bağışçılardan alan sivil toplum kuruluşlarının “yabancı bir gücün çıkarlarını temsil eden” kuruluşlar olarak kayıt yaptırmaları gerekiyor.
Bunun yapılmaması halinde, başlangıçta 8.399 (308.000 TL) euronun biraz üzerinde para cezası ve ardından aylık yaklaşık 6.712 euro (246.000 TL) civarında para cezası gibi ağır yaptırımlar söz konusu oluyor.
Gürcistan’daki AB Büyükelçisi Pawel Herczynski temmuz ayında yaptığı açıklamada, Gürcistan’ın AB’ye katılım sürecinin durdurulduğunu açıkladı.
Herczynski, bu kararın AB Liderler Zirvesi’ne katılan liderler tarafından alındığını ifade etmişti.
Gürcistan, aralık ayında AB’ye aday ülke statüsü kazanarak nihai üyelik yolunda bir adım atmıştı.
Bu karar, Gürcistan’da haftalarca süren protestolara rağmen mayıs ayında yürürlüğe giren “yabancı etkinin şeffaflığı” yasasının kabul edilmesi sonrasında alınmıştı.
Ayrıca bu kapsamda AB’nin 2024 yılı için Gürcistan’a yönelik 30 milyon euro değerindeki maddi yardımının da dondurulduğu belirtilmişti.