Yaşam İçin Umudun Önemi

Genel - 12 Temmuz 2017 09:52 A A

Ragıp İlbeyi
ilbeyi.rk@gmail.com

Allah’ın Umuda Verdiği Değer; Yaşam İçin Umudun Önemi

Umut, insan yaşamı için oksijen, su, aş kadar önemlidir. Umut, insan yaşamının sağlıklı bir şekilde devam etmesi için en önemli etkendir. Umut insanı, olumsuz düşüncelerden, kaygılardan, çeşitli ruhsal ve bedensel hastalıklardan korur, ruh, beden ve akıl sağlığı için umut en önemli yaşamsal faktörlerin başında gelir.

Geleceğe karşı umutları olan insanlar pozitif bir yaşama entegre olurlar. Çevresinde gelişen olumsuz etkilere rağmen umudunu koruyanlar ve bu doğrultuda hedefleri için yılmadan çalışanlar er ya da geç mutlaka istediklerini elde ederler.

Umut fakirin ekmeğidir diye bir söz vardır halk dilinde. Bu cümlenin içeriğine baktığımızda bizlere bir çok şey anlatmaktadır. Onlardan bazıları şunlardır;

1. Zor günler geçiriyorsun ancak sabret ve gayretli ol başaracaksın.

2. Herşeye para ödediğin şu hayatta umut bedava o halde doya doya harca.

3. Elinden herşeyini alabilirler, evine, işyerine icra gelebilir, devlet sana bir mafya gibi binlerce liralık vergi borcu çıkarabilir, hatta eşin sana yüklü bir nafaka davası bile açabilir ama olsun umutların hâlâ senin.

4. İmtihandan başarısız bir sonuç elde etmiş olabilirsin, ancak dünyadaki milyonlarca öğrenciye göre sen de başarılı ve bir çoğunun önündesin, o halde umudunu yitirme ve daha da ön sıralarda başarıya koş.

5. İstediğin gibi bir iş bulamamış olabilirsin ancak umudunu yitirme azmin ile fark edilecek ve istediğin başarıları en kısa sürede elde edeceksin.

Bu maddeleri çoğaltmak mümkün. Umudumuzu yitirmediğimiz sürece hayat bize küçük şaşırtılar (sürprizler) yapmaya devam edecek.

Umudunu yitiren insanlar, güneşli günleri, rengarenk kırları, buz gibi akarsuları, bir tablo misali gökkuşağını dahi mat bir gece karanlığına bürüyebilirler…

Umudunu yitiren insan, işinde veya eğitim yaşamında başarısızlığa, aile yaşamında ise huzursuzluğa mahkumdur. Umutsuz bir eş, eşine ve çocuklarına dahi zarar verirken evliliğini bile kendi elleriyle yıkabilir.

Umutsuz insan, ruhsal ve bedensel hastalıkları peşinden sürükler. Sağlıklı bir bireyken düşündüğü olumsuz fikirler ile akıl ve ruh sağlığına hatta bedenine bile zarar verebilir.

Kendini yaralayabilir, intihara teşebbüs edebilir, kavga edebilir, cinayet işleyebilir, cinnet geçirebilir veya toplum ve devlet nizamına aykırı bir eylem gerçekleştirip suçlu olup hüküm bile giyebilir.

Bu nedenle Allah insanların umutlarını kaybetmelerini yüce kitabımız Kur-an’ı Kerim’de vermiş olduğu öğüt ve uyarılar ile yasaklıyor. Allah Kur-an’ı Kerim’de konunun özeti itibariyle bizlere şöyle söylüyor;

Ey insanlar, dünya hayatı, gelip geçici, aldatıcı ve oyalayıcı, ne zaman biteceği belli olmayan, ancak bitişi ile yeni bir başlangıcı olan bir hayattır. Dünya hayatı sizlerin eylemlerinizin karşılığını alacağınız bir imtihan yeridir.

Sizler bir birinizden farklı coğrafyalarda, kültürlerde, sosyal ve ekonomik durumlarda dünyaya geldiniz ve yaşıyorsunuz. Sizlere verdiğim akıl, basiret, vicdan, umut, azim ve diğer erdemler ile yaşamınıza sizler yön verebilirsiniz. Önemli olan zengin veya fakir olmak değil, kendinizi ve beni tanıyarak, beni severek yaşamanız ve hayatınızı güzellik, esenlik, mutluluk, huzur, saadet ile süslemenizdir.

Yaşamın karşınıza ne çıkaracağını ancak ben (Allah) bilirim. Öyleyse umutsuz olma. Unutma ki her an sığınılacak ve hatırlanacak yegâne sadık dost benim.

Dünya hayatından kimi bol, kimi az rızıklanır. Kiminin evlatları ve ürün veren tarlaları, malları vardır. Ancak onlar birer ölümlüdür ve gittiklere yere bir buğday tanesini bile götüremezler.

İşte bu açıdan bakarsan, aslında onların hiç bir şeye sahip olmadıklarını görürsün. Çünkü sahip olan malı üzerinde tasarruf yetkisine sahiptir. Onlar ise ebedi yurtlarına amellerinden başka hiç bir şeyi götüremeyeceklerdir.

O halde senin olmayanlar için hayıflanıp durma, sahip olduklarına bak, şükret ve koru. İyilik ve hayırda yarış ve seni yaratan Allah’a yaraşır bir şekilde sevecen ve cömert ol.

Seni zengin yapan malının çok olması değil, güzel ahlakın ile insanların kalplerinde edindiğin yerdir.

Çalışman karşılığında dünyanın mülklerine de sahip olabilirsin. Ancak bunun için mücadele etmelisin.

Mirasa konan hak sahiplerini görüp hayıflanıp durma. Mirası bırakan da bir zamanlar senin olduğun konumdaydı. O halde daha çok mal istiyorsan sende çalış ve senden sonra gelecek olan nesillere bırak.

Ancak unutma, daha çok kazanma ve güçlü olma hırsı insana Allah’ı, ailesini, kendisini ve sağlığını unutturabilir.

O halde sen senin olmayanlar için kendini üzme, sabret, gayretli ol ve güzel ahlâk sahibi olarak ebedi yurdun için çalış.

Yüzünden tebessümü eksik etme, benim özelliklerimi kendine örnek al, merhametli, cömert, şefkatli, sevecen, saygılı, edepli, eğitimli ve akıllı ol. İyi huyların ile tanın ve bunu kendine bir marka yap.

Asla umutsuz olma, umudunu yitirdiğin anda bana olan inancını kaybedebilir ve pişman olacağın işler yapıp şirk bataklığına sürüklenebilirsin.

Umudunu asla kaybetme, şükret ve beni her an yâd et. Algılarının açık olduğu her anı salat ile geçir.

Aramızdaki iletişimi sadece namazlara bırakma, salat ile hep benimle iletişim halinde kalırsın. Salatın ne olduğunu iman ettiğin ancak henüz gereken önemi göstermediğin Kur-an’ı Kerim’de bulacaksın…

Haydi sirkelen ve umudunu koru.

Ragıp Kamil İlbeyi

Not: Bu yazı Ragıp Kamil İlbeyi’nin Kur-an, Allah inancı, yaşam tecrübesi ve İslam’ı anlayışını kapsar. Yazı tamamen yazarın düşünce ve dininin kelimelerle ifade edilmesidir.

Görüntünün olası içeriği: bir veya daha fazla kişi ve açık hava
Genel - 09:52 A A
BENZER HABERLER

HABER LİSTESİ

  • 01
    İsrail Siyonizmi ve BOP
    Hakan Akpınar hakanakpinar227@gmail.com ABD, 2003 yılında Irak’ı işgal ettikten sonra Ortadoğu’da akan kan hiç durmadı… Taliban’ın 11 Eylül 2001’de iki Amerikan yolcu uçağını kaçırıp New York’taki İkiz Kuleler’i yerle yeksan etmesinin ardından Washington Yönetimi, bu bahane ile önce Afganistan’ı, sonrasında Irak’ı işgal ederek yüzbinlerce sivilin ölümüne sebep oldu. “Sebep oldu” dedik; ama sözün gelişiydi o… […]
  • 02
    Paşinyan: Rusya ve Ermenistan arasında aktif bir siyasi diyalog var
    Ermenistan Başbakanı Paşinyan, Erivan ve Moskova arasında son dönemde aktif bir siyasi diyalog bulunduğunu belirtti. Moskova’da düzenlenen Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) Liderler Zirvesi marjında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le yaptığı görüşmenin basına açık kısmında konuşan Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, iki ülke arasındaki siyasi diyaloğa vurgu yaptı. Paşinyan, “Son aylarda oldukça aktif bir siyasi diyalog yürüttüğümüzü belirtmekten büyük mutluluk duyuyorum. Rusya Başbakan […]
  • 03
    Türkiye’de son yedi yılda ‘şüpheli kadın ölümleri’ yüzde 82 arttı
    1.441’i son 7 yılda şüpheli ölüm olmak üzere ve 2010’dan bu yana gerçekleştirilen kadın cinayetleri ile birlikte toplamda 5.696 kadın hayatını kaybetti. “Kadın cinayetleri” ile “kadınların şüpheli ölümlerine” ilişkin raporlar hazırlayan “Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu” verilerine göre, Türkiye’de 2017 ile 2023 yılları arasında “şüpheli kadın ölümleri” yüzde 82 artış gösterdi. 2010 yılında yaşanan Münevver Karabulut cinayetinin ardından […]
  • 04
    John Hopfield ve Geoffrey Hinton 2024 Nobel Fizik Ödülü’nü kazandılar…
    Fizik ödülü, bu hafta ve önümüzdeki hafta açıklanacak altı Nobel Ödülü’nden ikincisi. 2024 Nobel Fizik Ödülü, yapay sinir ağlarıyla makine öğrenimini mümkün kılan keşifleri dolayısıyla iki biliminsanına verildi. Bu yılki ödülün sahipleri Amerika Birleşik Devletleri’ndeki (ABD) Princeton Üniversitesi’nden John Hopfield ve Kanada’daki Toronto Üniversitesi’nden Geoffrey Hinton oldu. İsveç Kraliyet Bilimler Akademisi Genel Sekreteri Hans Ellegren […]
  • 05
    Fikir disiplini…
    Han Ayvaz Adıgüzel hanayvazadiguzel@gmail.com Ülkemizde Türk milliyetçiliği konusu bölünmüş bir disiplin halini aldı fakat kimseden evet veya red onayı gelmiyor. Görüş belirtmeme devam eden tarihi hastalığımız olsa gerek. Bu durum bize yanlış sunulan İslam anlayışından geçmiştir. “Neuzibillah cehenneme giderim” korkusunun getirdiğidir bu. Korku, Türk’ün iliklerine işlemiş ama yaşadığı ezilmişliğe, yoksulluğa ve uğradığı hakarete cehennem diyemiyor, […]