Dünya liderleri Pazartesi günü Fransa’nın Nice kentinde Birleşmiş Milletler Okyanuslar Konferansı (United Nations Ocean Conference – UNOC) için bir araya gelecek.
Dünya okyanusları iklim değişikliği, deniz kaynaklarının aşırı kullanımı ve kirlilik nedeniyle artan tehditlerle karşı karşıya kalırken, önde gelen denizcilik uzmanları hükümetleri bu fırsatı kırılgan su altı ekosistemlerini korumak için kullanmaya çağırıyor.
9-13 Haziran tarihleri arasında gerçekleşecek olan zirve, bugüne kadar düzenlenen en büyük okyanus zirvesidir ve önemli anlaşmaların sonuçlandırılması, verilen sözlerin yerine getirilmesi ve yeni vaatlerde bulunulması için hayati bir fırsat sağlayabilir.
Birleşmiş Milletler Okyanus Konferansı nedir?
Fransa ve Kosta Rika’nın eş başkanlığında düzenlenen UNOC, derinleşen küresel okyanus krizine çözüm arıyor. İklim değişikliği, plastik kirliliği, biyoçeşitlilik kaybı ve aşırı deniz kaynakları kullanımı nedeniyle okyanusların geri dönüşü olmayan bir eşiğe geldiği uyarısı yapılıyor.
Konferans, dünya liderleri, bilim insanları, sivil toplum kuruluşları ve özel sektörü bir araya getirerek özellikle BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi 14 — Suyun Altındaki Yaşam — doğrultusunda eylemi hızlandırmayı amaçlıyor. Temel hedef ise okyanusları korumak ve sürdürülebilir kullanım için tüm aktörleri harekete geçirmek.
Bu, BM’nin düzenlediği üçüncü Okyanuslar Konferansı olacak ve 10 binden fazla katılımcının gelmesi bekleniyor. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Brezilya Cumhurbaşkanı Luiz Inacio Lula da Silva gibi liderler de zirvede ön planda yer alacak.
UNOC okyanuslar için yeni bir anlaşmayla sonuçlanacak mı?
Bir hafta sürecek görüşmeler siyasi bir deklarasyonun kabul edilmesiyle sona erecek. Bu belgenin yasal bağlayıcılığı olmasa da, hükümetler, yatırımcılar ve sivil toplum için bir sinyal niteliği taşıyacak ve yeni girişimler için desteği motive edecek.
UNOC, deklarasyon için üç temel öncelik belirledi: okyanus ekosistemlerinin savunulması, sürdürülebilir okyanus ekonomileri ve eylemlerin hızlandırılması.
Anlaşma, Nice Okyanus Eylem Planı olarak adlandırılacak nihai ve imzalanmış bir siyasi deklarasyonla sonuçlanacak.
Uygulanmasını sağlamak için çabalar yoğunlaştıkça, dönüm noktası niteliğindeki BM Açık Deniz Antlaşması’nın daha fazla onaylanması da beklenmektedir.
Güçlü bir sonuç, bu yılın sonunda Brezilya’da düzenlenecek COP30’da daha fazla biyoçeşitlilik ve iklim kazanımı için zemin hazırlamaya da yardımcı olabilir.
Cumhurbaşkanı Macron’dan ne bekleniyor?
Fransa, Kosta Rika ile birlikte konferansa ev sahipliği yapıyor ve konferans ülkenin Akdeniz kıyısındaki Nice kentinde düzenleniyor.
Zirve öncesinde Cumhurbaşkanı Macron ve Fransız hükümeti ülkeleri okyanusların korunmasını geliştirmeye teşvik ediyor.
High Ambition Coalition for Nature and People Direktörü Rita El Zaghloul, “Fransız hükümetinin liderliğinde BBNJ’nin (BM Açık Denizler Antlaşması) onaylanmasını arttırmak için ülkelerle temaslarda bulunduk” dedi.
Fransa ve İspanya’nın bu yılın başlarında onaylamasının ardından, Mayıs ayı sonunda Avrupa Birliği ile altı üye ülkesi de Açık Deniz Anlaşması’nı resmen kabul etti. Anlaşmanın, zirve sona ermeden önce uluslararası hukukta yürürlüğe girmesi için gerekli onay sayısına ulaşması bekleniyor.
El Zaghloul, Fransa’nın konferansın bazı somut sonuçlarla bitmesini sağlamak için okyanusların korunması konusunda ülkelerle ilişki kurma çabalarına aktif olarak öncülük ettiğini de sözlerine ekliyor.
Bu yılın başlarında Şili ve Fransa, kıyı ve okyanus devletlerini ulusal okyanus alanlarının yüzde 100 sürdürülebilir yönetimini taahhüt etmeye çağıran ‘Yüzde 100 İttifakı’nı duyurdu.
Ancak National Geographic kaşifi ve Pristine Seas’in kurucusu Enric Sala, Fransa’nın “sadece sözde değil eylemde de lider” olması gerektiğini vurguluyor.
“Fransa, 2030 yılına kadar okyanusun en az yüzde 30’unun koruma altına alınmasını taahhüt eden koalisyonun eş başkanıdır” diye açıklıyor ve ekliyor: “Fransa’da… tüm bu koruma alanları var, ancak bu koruma alanlarının çoğu dip trolü de dahil olmak üzere ticari balıkçılığa açık.”
Sala, Fransız sularının sadece yüzde 1’inin, deniz yaşamının iyileşmesine olanak tanıyan avlanmaya kapalı alanlar olduğunu söylüyor. Bu alanlar aynı zamanda turizm, istihdam ve yerel, küçük ölçekli balıkçılar için de büyük faydalar sağlıyor.
“Herkes Cumhurbaşkanı Macron’un gerçekten korunan yeni deniz koruma alanlarının belirlenmesine ilişkin bazı duyurular yapmasını bekliyor. Ayrıca, Cumhurbaşkanı Macron’un deniz koruma alanlarında dip trolünün aşamalı olarak kaldırılması konusunda bazı taahhütlerde bulunması yönünde büyük bir beklenti var.”
Denizlerin korunmasına yönelik finansman yetersiz
Ancak hem konferansta hem de öncesinde verilen taahhütler, bunları destekleyecek fonlar olmadan hiçbir anlam ifade etmeyecek. Ve küresel deniz koruma çabaları halihazırda kritik derecede yetersiz finanse edilmekte.
2022 yılında yaklaşık 200 ülke, 2030 yılına kadar dünya okyanuslarının yüzde 30’unu koruma alanı ilan etmeyi taahhüt etti. Ancak 2024 itibarıyla sadece yüzde 8,4’ü koruma altına alınabildi ve bu alanların yalnızca yüzde 2,7’sinde zarar verici faaliyetlerin en aza indirilmesi veya tamamen engellenmesi için etkin koruma ve yönetim sağlanıyor. Bu oran, Trump yönetiminin Pasifik Adaları Mirası Deniz Ulusal Anıtı’nı geri çekmesinin ardından bu yılın başlarında geriledi.
Sadece iki ülke — Palau ve Birleşik Krallık — sularının yüzde 30’undan fazlasını etkin biçimde koruyor. Ancak İngiltere’nin koruma alanları büyük ölçüde uzak ve denizaşırı bölgelerde yer alıyor.
2030 hedefi olan yüzde 30 koruma oranına ulaşmak için yıllık yaklaşık 15.8 milyar dolar (620 milyar Türk Lirası) yatırım gerekiyor. Ancak doğa koruma sivil toplum kuruluşları ve fon sağlayıcılarından oluşan küresel bir koalisyonun hazırladığı yeni rapor, şu anda sadece 1.2 milyar dolar (47,1 milyar TL) harcandığını ortaya koydu. Bu da yıllık 14.6 milyar dolarlık (573 milyar TL) büyük bir finansman açığı anlamına geliyor. Çevre grupları, bu açığın dünya genelindeki savunma bütçelerinin sadece yüzde 0.5’ine denk geldiğine dikkat çekiyor.
Campaign for Nature direktörü Brian O’Donnell, okyanusların korunmasının artık yalnızca ekolojik değil, aynı zamanda ekonomik bir zorunluluk olduğunu vurguluyor: “Yılda sadece 15.8 milyar dolar (620 milyar TL) harcayarak gezegenimizin en değerli varlıklarından birini koruyabilir, maliyetlerden kaçınabilir ve uzun vadede on milyarlarca dolarlık getiriyi güvence altına alabiliriz.”
Raporun yazarları, UNOC öncesinde hükümetlere net bir mesaj veriyor: Okyanusların korunmasına yetersiz yatırım yapılamaz. Konferans, ivmeyi artırmak, kritik uluslararası anlaşmaları onaylamak ve okyanusların değerini kabul etmek için eşsiz bir fırsat olarak görülüyor.