Emperyalizm, haracını nasıl topluyor

ALINTI YAZILAR - 13 Temmuz 2017 10:47 A A

Barış Doster

ABD ile Katar, terörle ve terörün finansmanıyla mücadeleye ilişkin bir mutabakat imzaladılar.

Birkaç hafta öncesine dek Katar’ı Ortadoğu’daki terör örgütlerini desteklemekle, Müslüman Kardeşler (İhvan) örgütüne arka çıkmakla, İran’a yakınlaşmakla suçlayan ABD’nin, iki haftadır Katar’la arasından su sızmıyor. Önce Katar’a 12 milyar dolarlık savaş uçağı sattı. Ardından iki ülke ortak tatbikat yaptı. Son olarak da terörle mücadeleye ilişkin mutabakat imzaladılar. Adeta “tavşana kaç, tazıya tut” diyen ABD’nin, Katar’a muhtıra veren 13 maddelik muhtıra veren, Suudi Arabistan başta olmak üzere 4 Arap ülkesiyle de arası çok iyi. Sormak durumundayız: Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?

Yanıt nettir. Siyasi, iktisadi, sınıfsal tahlil, kuvvet tahlili yaparken, takım çantasında siyasal – iktisadın araçları olanlar, bilirler. Büyük ustam Attila İlhan, siyasette, bürokraside, akademide, medyadaki örgütlü ve kurumsal cehaleti eleştirirken, “Keşke biraz iktisadı siyasi bilseler” derdi.

Unutmayalım; emperyalizm, haraç aldığı sürece Körfez’deki Sünni Arap rejimlerine dokunmaz. Hem cebine giren paraya, hem de bölgedeki nüfuzuna bakar. Misal; ABD Afganistan’ı, 11 Eylül 2001 terörist saldırılarının hemen ardından, aynı yıl işgal etmişti. Irak’ı 2003 yılında, kimyasal silahlar bahanesiyle işgal etmişti. Ama aynı ABD, 11 Eylül 2001 terör eylemini gerçekleştiren 19 El Kaide militanından 15’i Suudi Arabistan vatandaşı olduğu halde, Suudi Arabistan’a en küçük bir yaptırım dahi uygulamadı. Sadece Obama’nın başkanlığının son günlerinde, onun vetosuna rağmen, Kongre’den geçen yasayla, 11 Eylül 2001’deki saldırılarda yakınlarını kaybeden ABD vatandaşlarının, Suudi Arabistan aleyhine mahkemeye gidebilmesinin önünü açtı. Anımsanacağı üzere, Eylül 2016’da, “11 Eylül Yasası” olarak da bilinen ve yüksek oyla geçen “Terörizmin Sponsorlarına Karşı Adalet Yasası”nı Obama,  veto etmişti. Oylama tekrarlanmış, tasarıya 348 kabul, 77 red oyu çıkmıştı. Obama’nın ikinci kez veto etme hakkı olmadığı için, kongreden geçerek yasalaşmıştı.

İSLAM DÜNYASINDAKİ KAVGA, ABD’NİN İŞİNE YARIYOR

O günlerde Suudi Arabistan, ABD’nin bu kararını çok eleştirdi. Ama hiçbir adım atmadı. Çünkü bir yandan Rusya ve Çin’le ilişkilerini geliştirmeye yönelse de, ABD’ye çok fazla bağımlı olduğundan, manevra alanı kısıtlı. ABD Kongresi’nin bu kararı sonrasında bazıları Suudi Arabistan’ın elinde a) diplomatik temsilcilerini çekmek, b) ABD’deki milyarlarca dolarlık yatırımlarını gözden geçirmek, c) Körfez’deki diğer Arap ülkeleriyle birlikte ABD’ye karşı bir dizi yaptırımı gündeme getirmek, d) bölgedeki ABD üslerini kapatmak gibi bir dizi seçenek olduğunu öne sürmüşlerdi. Yanıldılar. Suudi Arabistan bunların hiçbirini yapmadı, yapamadı.

Yineleyelim, emperyalizm kazancına bakar. Onun dilinde insan hakları, demokrasi, özgürlük kavramları sadece birer araçtır. Bu kavramlar, batılı, beyaz, Hristiyan adam içindir. Üçüncü dünyanın, mazlum milletlerin, Afrika’nın, Latin Amerika’nın, İslam dünyasının sömürülmesi esastır. Misal; dünyada insan hakları şampiyonu olarak bilinen, gerçekte ise emperyalizmin yancısı olan İsveç, Suudi Arabistan’ın insan haklarını ihlal ettiğini açıklamıştı, 2015 yılında. Suudi Arabistan harekete geçti. Körfez bölgesinde İsveç kaynaklı yatırımlar tehlikeye girdi. İsveç hemen geri adım attı. Misal, başkanlık koltuğuna oturduktan kısa süre sonra, Beyaz Saray’da Mısır Cumhurbaşkanı Sisi’yi ağırlayan ABD Başkanı Trump, “Herkesin bilmesini isterim ki Sisi’nin tamamen arkasındayız” demişti. ABD’nin, benzer sözleri Sisi’den önce Mursi, ondan önce Mübarek için de dediğini anımsıyoruz. İşleri bitince, raf ömürleri dolunca, onları ilk gözden çıkaran ABD olmuştu. Dolayısıyla Trump’ın bu sözleri, Sisi için, korkulması gereken bir duruma işaret eder.

ETNİK VE MEZHEPSEL KAVGALARI KİM KIŞKIRTIYOR

Belleklerimizi tazeleyelim: 2015’te Suudi Arabistan öncülüğünde 34 ülke tarafından kurulan Teröre Karşı İslam İttifakı’nın üye sayısı 40’ı geçti. Ama bu yapının içi boş, işlevsiz. Suudi Arabistan, 2017’de ağırladığı ABD Başkanı Trump’ın katılımıyla düzenlediği Arap – İslam – ABD zirvesinde, 55 ülkenin imzasıyla Riyad Bildirgesi’ni açıkladı. Bir anlamda Sünni İslam NATO’su için altyapı hazırlandı. Ama İsrail ve ABD’nin güdümünde olacak bu yapı, İran’a karşı konumlanacak. İlk aşamada Suriye’ye yollamak için 34 bin asker toplamayı amaçladığı açıklandı. Suudi Arabistan, Körfez ülkeleri ve Mısır’ı da yanına alarak, Arap Ligi içinden de bir askeri yapı çıkarmaya çalıştı. Ona da Arap Ordusu, Arap NATO’su denildi. Ama devamı gelmedi.

Emperyalizmin Haraç Aldığı Körfez’deki Sünni Arap Rejimleri

Peki, bu şartlar altında Türkiye ne yapacak? Kendimizi kandırmayalım. Türkiye’deki Avrasya tartışmaları, Şanghay İşbirliği Örgütü’ne (ŞİÖ) ilişkin olumlu mesajlar, nesnel dayanaktan yoksundur. Türkiye’nin batı bağımlılığı, NATO bağımlılığı yapısaldır. Türk siyasetindeki ABD nüfuzu köklüdür, kurumsaldır. Kimileri Türkiye’nin aynı anda hem NATO hem de ŞİÖ üyesi olabileceğini söylese de, bu mümkün değildir. Kaldı ki, Türkiye bugün NATO’dan çıkmaya karar verse, örgütten çıkmak en azından 20 – 25 yıl alır. Çünkü Türkiye, 1952’den beri NATO üyesidir. NATO’nun sadece ordu üzerinde değil, siyaset, bürokrasi, iş dünyası, medya, akademi, toplum üzerinde de büyük etkisi vardır. Dahası bu tür emperyalist örgütlerden çıkmak, öyle kolay olmaz. Misal; Brexit sonrasında Britanya’nın Avrupa Birliği (AB) büyükelçiliği görevinden istifa eden Sir Ivan Rogers, Brexit sonrası AB ile bir ticaret anlaşmasına varmanın 10 yılı bulabileceğini, buna rağmen anlaşmanın başarısız olma ihtimali bulunduğunu söyledi. (“Brexit için geri sayımda istifa”, Cumhuriyet, 04. 01. 2017).

Öte yandan, özellikle 15 Temmuz FETÖ’cü darbe girişiminden sonra, Rusya’nın Türkiye’nin sadece diplomatik yönelimi, ekonomisi değil, iç siyaseti üzerindeki nüfuzu da arttı. Türk Akımı ile enerji bağımlılığımız pekişti. Dahası Rusya, Mavi Akım konusunda da Türkiye’den kamulaştırma, millileştirme yapmayacağına ilişkin güvence aldı. Rusya, kendi doğalgazını Türkiye üzerinden Avrupa’ya yollarken, Türkiye’de gerekli altyapı için büyük boyutta çevre katliamı da yaşanacak. ABD’yle siyasi, askeri, diplomatik ilişkilerin kurumsallığı, Rusya’yla ekonomik ilişkilerin hacmi ve enerji bağımlılığı, Türkiye’nin manevra sahasını daraltıyor.

Sözün Özü: Soğuk Savaş sonrası bir tek Almanya birleşti. Yugoslavya kanlı biçimde bölündü. Irak fiilen parçalandı. Libya ve Suriye’de olanlar ortada. Türkiye bölünmek isteniyor. Tüm bunları yapan emperyalizm, bir tek Kıbrıs’ı birleştirmek istiyor. Türkiye’nin bu durumu sorgulamasının zamanı gelmedi mi?

 

Odatv.com

ALINTI YAZILAR - 10:47 A A
BENZER HABERLER

HABER LİSTESİ

  • 01
    Fransa’da hükümet düştü
    Hükümet, bütçe için Marine Le Pen’in aşırı sağcı Ulusal Birlik (RN) partisinin desteğini alamayınca çöktü. Çarşamba günü Michel Barnier, solcu Yeni Halk Cephesi (NFP) ittifakı ve aşırı sağcı Ulusal Birlik (RN) partisinin güçlerini birleştirerek kendisini güvensizlik oylamasıyla düşürmelerinin ardından Beşinci Cumhuriyet’in en kısa süre görev yapan başbakanı oldu. Barnier hükümeti, gensoru önergesini destekleyen 331 oyla […]
  • 02
    Fikri derinlik, fikri takip ve basın emekçileri… (1)
    Neşe Doster nesedoster@yahoo.com Bu yazımı 2 bölümlük bir yazı dizisi olarak kurguladım. Yıllardır aralıksız yazdığım,  “Tanyeri” sitesinin yayın yönetmeni Sn. Cahit Kılıç ne der bilmiyorum. Ama ben içimden gelenleri, kalemime dökülenleri yazmaya çalıştım. Sabrınıza teşekkür ederek iyi okumalar… Yazıma başlarken! Mesleğine emek veren, gönül veren, gözdağına göz yummayan, kalemini satmayan, döneme göre pozisyon almayan, basın […]
  • 03
    Jake Paul ile Mike Tyson’a rövanş maçı için 700 milyon dolar teklif edildi
    * 58 yaşındaki Mike Tyson’ın AT&T Stadyumu’nda Jake Paul’a karşı ringe çıkıp tartışmalı bir şekilde oybirliğiyle alınan karar sonucunda yenilmesinden bir ay sonra Suudi Arabistan Genel Eğlence Kurumu yöneticisi Turki Alalshikh, Mike Tyson’a karşı rövanş maçını kazanması durumunda Jake Paul’a 700 milyon dolar vereceğini duyurdu. Suudi Arabistan, Jake Paul’a rövanş maçına çıkması ve 3 dakika […]
  • 04
    Basılı yurt dışı harç pulu dönemi bitiyor: 1 Ocak’ta yeni dönem başlıyor
    Gelirler İdaresi Başkanlığı, basılı yurt dışı harç pulu uygulamasının 1 Ocak 2025’te sona ereceğini duyurdu. Türkiye’den yurt dışına çıkışlarda alınan basılı harç pulu uygulaması 1 Ocak 2025’te sona eriyor. Yeni uygulamada, yurt dışına çıkış harcı ödemeleri dijital vergi dairesi, havalimanındaki vezneler veya anlaşmaları bankalar üzerinden yapılacak. Peki yurt dışı çıkış harcı ne kadar? Yurt dışı çıkış harcı ne kadar […]
  • 05
    Scholz, Alman barış gücü birliklerinin Ukrayna’ya gönderilmesine karşı çıktı
    Almanya Şansölyesi Olaf Scholz, Kiev ile Moskova arasında bir ateşkes sağlanması halinde Ukrayna’daki askerden arındırılmış bölgeye barış gücü askerlerinin gönderilmeyeceğini açıkladı. Almanya Şansölyesi Olaf Scholz, 16 Aralık’ta yapılacak güven oylaması öncesinde Çarşamba günü Federal Meclis’te milletvekillerinin sorularıyla karşı karşıya kaldı. Alman lider, Dışişleri Bakanı’nın ateşkes üzerinde anlaşmaya varılması halinde askerden arındırılmış bir bölgede barış gücü konuşlandırılabileceğini söylemesine […]