Umur Talu: Edebî ve Edepsiz BEYOĞLU / Bohem Bir Rehber

-Edebiyat - 14 Eylül 2025 20:59 A A

Umur Talu

umurtalu479@gmail.com

Çocuğa demişlerdi ki “Burada bir otel vardı. Deden orada kalırken öldü.” Halası, küçük bir çocukken, orada, babasıyla mıymış? İkinci eşinden ayrıldıktan sonra dedemin son yuvası Tokatlıyan Splendid Restoran’ın (Cafe-Restaurant Splendide) üstünde açılan otelmiş. Bir de zaman zaman Tarabya’daki “yazlık” Tokatlıyan. Sanırım otelin sahiplerinin kendisine saygı ve sevgisiyle “makul bir kira” karşılığında orada kalırmış. Park Otel’de, Karabet Efendi’nin dostluğu sayesinde kalabilen Yahya Kemal gibi..

Çocuğun halası, Ercüment Ekrem’in kızı Esin Talu Çelikkan anlatıyor:

“Otelin işletmecisi eski dostuydu. Galatasaray Lisesi’ne edebiyat öğretmeni olarak atanmış ve bir de “Son Posta” gazetesine günlük yazı yazan bir insanın maaşı ile orada kalmak üstesinden gelebileceği bir iş değildi..”

Tokatlıyan’dan iki okulda, Galatasaray ve kızını kaydettirdiği Notre Dame de Sion’da verdiği derslerine; bir de Bahçekapı Havra Meyhanesi ile otelin hemen yakınındaki “Degüstasyon”a gidip gelir..

Mıgırdiç Tokatlıyan 19. yüzyıl sonlarında Tokat’tan gelip tarihi yarımadada bir lokanta açtıktan sonra Beyoğlu’nda gezenlere açmıştı şık lokantasını. Ermeni Vakfı’nın arazisinde 1892’de yanan Şark Tiyatrosu’nun yerinde artık onun leziz yemekleri vardır. Evlatlık kızı ile sonradan Nazi hayranı olacak eski kapıcısı, derken damadı Medovich ona ihanet edip Tokatlıyan’ı ele geçirene kadar..

Mehmet Rauf’un “Menekşe”de Hüseyin Bülent’i oraya göndermesine ne demeli? “Zavallı Necdet”in arkadaşına aşkını, arkadaşını anlattığı yer de tam orasıdır. “Eylül”ün Suat-Necip aşkının viskiye karıştığı mekandır. Onlarla birlikte Süleyman Nazif, Ahmet Rasim, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Yahya Kemal, Abdülhak Şinasi de Tokatlıyan’dadır işte. Gerçekten jambonu havaya fırlatıp mı yutarmış Yahya Kemal? Dedemle paylaştıkları masalarda da uçmuş mudur jambon dilimleri?

Yakup Kadri’nin Ziya Gökalp üzerine ustalarıyla tartıştığı masa hangisiydi acaba? Ya Fazıl Ahmet Aykaç’ın sık sık yurt dışında olan Celal Nuri İleri’yi taşladığı masa? Yakup Kadri ile Refik Halit Karay da, “ceplerinin müsaadesine göre kah Tokatlıyan’da yemek yer, kah bir bakkal dükkanının köşesinde abur cubur mezelerle rakılarını içerler.” Bir de, “Refik Halit’in düşüp kalktığı kızlar bir gecelik sevgililer” değil miymiş?..

Abdülhak Hamit, Brüksel elçiliğinden döndüğünde Tokatlıyan’da ona yemek verenler Ahmet Rasim ile Süleyman Nazif’tir. Hamdullah Suphi Tanrıöver yine bir nutuk mu çekmektedir? Hamit’in yanında Lüsyen Hanım’ı da gördünüz mü? Esasında Hamit İstanbul’a döndüğünde bir süre Tokatlıyan Otel’de kalmıştır. Sever orayı: “Ben sessiz, ıssız yerleri hiç sevmem. Burada büyük bir şehrin gürültüleri var diye oturuyorum. Hele geceleri el ayak çekildikten sonra, oteldeki elektrik motorunun sesi yok mu, bana adeta ninni gibi geliyor.” Çevresi onu “safahata düşkün, gece hayatına alışkın” bulur; sık sık Tepebaşı Garden Bar’dadır…

Yukarıdaki isimler dışında, Askeri Tıbbiye’yi bitiren ve Paris’ten cilt mütehassısı olarak dönen Cenap Şahabettin, Namık Kemal’in oğlu Ali Ekrem, Sabahattin Kudret Aksal, Celal Sılay, Sait Faik, Salah Birsel de oradan geçer. İttihatçıların da favorilerinden olmuştur zaten.

Ah, Ali Kemal’i unutmayalım. Babıali vakasının gecesi Ali Kemal Tokatlıyan’da tutuklanır. Başka İttihat Terakki muhalifleri de.. İstanbul Üniversitesi’nin yerindeki Bekirağa Bölüğü’ne atılır. Sonra Viyana’ya gidecek, İstanbul Muhafızı Cemal Bey onu geri getirtecek, İttihat Terakki’yi meşru gösteren bir yazı yazdırtacak ve sonra… Daha daha sonrasını biliyorsunuz.

Otelin bir ünlü müzisyeni Kirkor Kirkoryan. Sonra Paris’te caz orkestrasında. O gittikten sonra da piyanist Perez ruhları okşar…

Troçki de Tokatlıyan’ın konuğudur. Büyükada’dan, Moda’dan önce. Paris’ten gelen varlıklı avukat, Fransız Troçkist Maurice Paz’ı orada kabul eder. 70 numaralı odadaki “Stalin karşıtı” toplantılar beş gün sürer. Troçki’yle ilk mülakat da “Milliyet”ten Ahmet Şükrü Esmer tarafından burada yapılır: “İstiklalinizi, bu uğurdaki mücadeleyi büyük reisiniz Mustafa Kemal Paşa’nın idaresine medyunsunuz. Gazi’nin büyüklüğü artık dünyaca teslim edilmiş bir hakikattir. Bu hakikat burada tekrar etmekten ben de zevk duyarım.”

Ertesi gün otel gazetecilerle dolar. Troçki’nin Stalin’e savaş ilanı Tokatlıyan’dan yayılır. Ekselans diye hitap edenleri, “Ben ekselans değilim, yoldaşım, kamaradım” diye uyarır. İlgiden bunaldığında otelden gizlice kaçacak, Şişli’deki İzzetpaşa Konağına taşınacaktır. Oradan da yine İzzet Paşa’nın Büyükada’daki köşküne… Bir gün yine Beyoğlu’nun yolunu tutacak, eşi Natalia ve kızıyla Artistik Sineması’nda Charlie Chaplin’in “Şehir Işıkları” filmini izleyecektir..

Mütareke ve işgal Tokatlıyan’ın da kapısından girdiğinde, İngiliz subay, “Bozkurt” kitabını yazacak olan H.C. Armstrong not eder: “Tokatlıyan’a gidip orkestra dinlemek, güzel kızları bakışlarla yakalayarak masalar arasında onlarla dans etmek hoştu.”

General Harrington da işgalci keyfiyle hoşnuttur: “Hayat özellikle de geceleri neşe içinde devam ediyordu.”

Yakup Kadri’nin “Sodom ve Gomore”sinde, Moskovit’te, Yüzbaşı Winter, Cemil ile Necdet’ten feslerini çıkarmalarını isteyince “Ne hakla!” cevabını alır ve der ki: Bir galibin hakkıyla!”

Herhalde bu yüzden de Cevdet Kudret’in “Sınıf Arkadaşları”ndaki anlatımıyla, “Beyoğlu tarafında her gece böyle toplantılar (ev partileri) olurdu. Kenan’ın babası işte böyle bir toplantıda Osmanlı Bankası müdür yardımcılığını ele geçirmişti.”

Yakup Kadri’nin “Şişli’deki zengin evlerinde, işgal ordusunun üst rütbeli subaylarına verilen çay partileri”nden söz ettiği gibi. Ya da Suat Derviş’in “Emine”sindeki işgal eğlenceleri. Zaten, işgalcilerden önce Almanlar da vardı. Selahattin Enis’in “Zaniyeler”inde Jale Türkan’ın bir yüzü isyancı, bir yüzü işgalci miydi: “Jale Türkan farklı cemiyetlerde boy gösteriyor, Türk kadınlığına dair hararetli konuşmalardan sonra Alman karargahına ait otomobille, dostu Alman subay Von Wolf’un evinde içki ve aşk meclisine gidiyordu.”

Tokatlıyan, Pera Palas, Londra Birahanesi gibi yerlerle birlikte bir işçi direnişi de yaşayacaktır.

***

(UMUR TALU, “Edebi ve Edepsiz BEYOĞLU / Bohem Bir Rehber”, Literatür Hayat, 2025, s. 26-27-28-29)


 

 

 

 

 

 

 

-Edebiyat - 20:59 A A
BENZER HABERLER

YORUM BIRAK

YORUMLAR

Hiç yorum yapılmamış.