Yerliler: Öz Yurtlarında Yetim Olanlar!
Tahran Radyosu Türkçe Yayın Servisinin, bu değerli çalışmalarını ödünç alıyoruz. Hazırlayanların emeklerine, yüreklerine sağlık… Tanyeri Haber
Birleşmiş Milletler, 9 Ağustos 1994 gününü, 90 ülkede yaşayan 370 milyon yerli halkın haklarının garanti altına alınması amacıyla “Yerli Halklar Günü” olarak ilan etti. Bu münasebetle siz değerli dinleyicilerimiz için hazırladığımız özel sohbetimizi sunacağız.
O tarihten beri bu gün, kendi gelenek ve göreneklerine bağlı kalan binlerce kadın ve erkeğin anılması amacıyla muhtelif ülkelerin halkları tarafından kutlanıyor.
BM çalışanlarının “İnsan Haklarını Koruma ve Geliştirme Komisyonu”nda yerli halk ile yaptığı ilk görüşme dolaysıyla BM Genel Kurulu tarafından Aralık 1994’te bu gün ilk kez onaylanıp, ilan edildi.
2005’ten 2015 yılına kadar, dünyada yerli halklara daha fazla destek amacıyla 10 yıl süresiyle bu gün uzatıldı.
İkinci on yılda “Girişim ve Onur On Yılı” sloganı üzerine odaklandı. Uluslararası Yerli Halklar Günü dolaysıyla BM bütün ülkelerde yerli insanların tanıtılması için atölyeler düzenleyerek, bütün halk ve milletleri dünyadaki yerli insanlarla daha fazla aşina olmaya davet ediyor.
Venezuela, Peru, Bolivya, Ekvador, Paragua, Meksika ve Latin Amerika’nın diğer ülkelerinde Uluslararası Yerliler Günü’nde özel kutlamalar yapılıyor.
Yerli insanlar, gruplar ve halklar, kendi asil topraklarına ait topluluklarla kültürel ve tarihi bağ ve bağlılıkları olduğunu savunuyorlar.
Yerli sözcüğü, her hangi bir ülkenin ilkel sakinlerine işaret eder.
Birleşmiş Milletler’in 13 Eylül 2007 tarihli bildirisine göre, Yerli halklar kendi kültürel gelenek ve göreneklerini yaşamak ve yaşatmak hakkına sahiptir. Bu haklar, arkeolojik alanlar, tarihi eserler, desenler, törenler, teknolojiler ve görsel ve sahne sanatları ve edebiyat gibi kendi kültürlerinin geçmiş, günümüz ve gelecekteki tezahürünü koruma, kollama ve geliştirme haklarını da kapsar. 2. Devletler, yerli halkların gerekli bilgilere sahip olarak özgürce verecekleri ön onay alınmadan ellerinden alınan kültürel, entellektüel, dini ve ruhani varlıkların, etkin mekanizmalar aracılığıyla, tazmin etmelidir.
Ayrıca, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, Birleşmiş Milletler Anlaşmasında belirtilen amaç ve ilkeler doğrultusunda ve Devletlerin BM Anlaşması kapsamında yüklendikleri sorumlulukları iyi niyetle yerine getirmek amacıyla , Yerli halkların diğer halklarla eşit olduklarını teyit ederken diğer yandan da halkların haklarının farklı olabileceğini, halkların kendilerini farklı addedebileceklerini ve onlara bu özellikleriyle saygı gösterileceğini teyid eder, İnsanlığın ortak mirasını teşkil eden medeniyet ve kültür zenginliklerimize tüm halkların katkı yaptığını bildirir, Ulusal, ırksal, dini, etnik ve kültürel farklılıklar temelinde bazı halkların veya bireylerin diğerlerinden üstün oldukları temeline dayalı veya böyle bir iddiada bulunan tüm doktrin, politika ve uygulamaların ırkçı, bilimsel olarak yanlış, yasal olarak geçersiz, ahlaki olarak kınanacak ve toplumsal yönden haksız olduğunu beyan eder, Yerli halkların kendi haklarını kullanırken her türlü ayrımcılıktan uzak olmaları gerektiğini bir kez daha vurgular.
Dünyada bugün 90 ülkede yaşayan yerlilerin sayısının yaklaşık 370 milyon kişi olduğu ifade ediliyor.
Dünyanın toplum nüfusunun yüzde 5’ini teşkil eden yerliler ancak dünyada en yoksul yüzde 15’lik kesim arasında yer alıyorlar.
Dil bilimi araştırmalarına göre, dünyadaki dillerden 7 bini yerlilere aittir.
Ayrıca yerliler 5 bin farklı ve özgün kültüre sahip olduklarını bildiriyorlar.
Yerli halklar, kendilerine has kültürel, ekonomik, toplumsal ve siyasi özellikleri olduklarını düşünüyorlar.
Buna rağmen, dünya genelindeki yerli insanların büyük sorunları var ve azınlık gruplar gibi ülkeler tarafından az destekleniyorlar.
Yerli halklar, kendi kimliği, yaşam tarzı ve tarihi ve yerli toprakları üzerindeki hakları ve doğal kaynaklarının tanınması için çalışıyorlar.
Bu doğrultuda yerli insanlar kendi yasal hakları için uzun yıllar mücadele vermişlerdir.
Tarih boyunca yerli insanların temel hakları ihlal edilmiştir. Bugün yerliler, dünyanın en mağdur azınlıklarından sayılıyor.
Uluslararası camia günümüz dünyasında yerli halkın haklarına desek için özel araçlar tanımıştır.
BM’nin Yerli Halklar ile ilgili bildirisi, yerli halkın haklarıyla ilgili en kapsamlı uluslararası belgelerden sayılıyor.
Dünya ülkelerinin kabul ettiği bu bildiride, yerlilerin bekası, onuru ve refahı için asgari standartlar belirlenmiştir.
Bildirinin yerli halkların haklarının ve özgürlüklerinin tanınması, güçlendirilmesi ve korunmasına ve Birleşmiş Milletlerin bu alanda yaptığı benzer çalışmaların daha güçlenmesine yönelik önemli bir adım olduğuna inanır, Yerli halkların ayrımcılığa maruz kalmadan uluslararası hukukun belirlediği tüm insan haklarına sahip olduklarını ve yerli halkların var oluşları, refahları ve bir halk olarak tam kalkınmaları için müşterek haklara sahip olduklarını kabul ve teyit eder, Yerli halkların bölgeden bölgeye ve ülkeden ülkeye farklılık gösterdiğini, bölgesel ve ülkesel farklılıkların ve çeşitli tarihi ve kültürel altyapının dikkate alınması gerektiğini kabul eder.
Bu bildirinin uygulanması geçtiğimiz 10 yılda, ulusal, bölgesel ve uluslararası düzeylerde kısmen iyi kazanımları olmuştur. Ancak bu kazanımlara rağmen hala bazı ülkeler, yerli halk ve haklarının tanınması konusunda dünya standartlarının çok uzağında kalmış bulunuyorlar.
Sp:
Yerli halkların desteklenmesi noktasında imzalanan bildiriler, kararnameler, anlaşmalar ve diğer uluslararası belgelere rağmen Kuzey Amerika ülkeleri ve Avustralya başta olmak üzere yerlilerin hakları hala yoğun şekilde ihlal edilmektedir.
Kanada ve Avustralya gibi ülkelerde, yerlilerin haklarının sistematik biçimde ihlal edilmesi BM İnsan Hakları İzleme Örgütü ve İnsan Hakları Komisyonu’nun tepkisine yol açmıştır.
Uluslararası Af Örgütü’nün yeni raporuna göre, yerliler, suikast, tehdit, tecavüz ve ırk ayrımcılığına uğramıştır.
Kanadalı yerli topluluklar Kanada sokaklarında bu yıl düzenledikleri gösterilerde, hükümet tarafından yerlilerin 150 yıl boyunca bastırılması ve soykırıma uğramasını protesto ettiler.
Kanada zindanlarında bulunan tutuklulardan yüzde 23’ünü ülke nüfusunun sadece 4’ünü teşkil eden yerlilerin teşkil etmesi, onların bu ülkedeki durumunun ne kadar kötü olduğunu ortaya koymaktadır.
Kanada’da tutuklu kadın sayısının yüzde 80 oranında arttığı ve onların genellikle kötü muameleye maruz kaldıkları ifade ediliyor.
Her beş yerliden birinin yaşı 50 üzerinde olduğu, tutuklu birçok yerlinin cinsel saldırıya uğradığı veya hasta oldukları bildiriliyor.
BM insan hakları bildirisine göre her ülkenin yerli halkı kendilerine özgü kimlik ve kültürü olmalı ve böylece dünyada hak ettikleri konuma kavuşmalı, ayrıca kendi topraklarını ve kaynaklarını kullanma haklarına uyulmalıdır.
Öte yandan Otawa News sitesi, son beş yılda Kanada’nın federal hapishanelerinde yatan Kızılderili vatandaşların sayısında büyük artış gözlendiğini duyurdu. Kanada’da yerli mahkumların nüfusu %43 artışla halihazırda bu ülkede bulunan hapishanelerde yatanların %23’ünü oluşturuyor. Oysa Kanadalı yerliler halihazırda bu ülke nüfusunun sadece %4’ünü oluşturuyor. Söz konusu haber sitesi raporunda ayrıca hapishanelerde yerlilere ve siyahilere yönelik davranışın beyaz mahkumlara kıyasla daha farklı olduğunu belirtti.Kanada nüfusunun %3 kadarını siyahiler oluştururken bu kesimin hapishanelerde oranı %10’u aşıyor.
Otawa News sitesinin raporuna göre Kanada’da insanları hapse atma oranı genellikle diğer Batılı ülkelerden yüksek oluyor. Nitekim son on yılda Kanada’da hapse atılan yerli kadınların oranında da %80’lik bir artış gözleniyor ve bu kadınlara hapishanelerde çok kötü davranıldığı belirtiliyor. Kanada’da kadın mahkumların %80’i cinsel tecavüze uğruyor, bu kesimin %31’i hepatit veya AIDS gibi hastalıklara yakalanıyor ve yarısından fazlası psikolojik tedavi gerektiriyor.
Uluslararası Yerli Halklar Günü kendi gelenek ve göreneklerine bağlı kalan binlerce kadın ve erkeğin anılması amacıyla muhtelif ülkelerin halkları tarafından kutlanıyor.
Bu gün dünyadaki yerli halkların haklarının korunması ve geliştirilmesi için bir fırsattır.
Parstoday.com
HABER LİSTESİ
-
01
İsrail Siyonizmi ve BOPHakan Akpınar hakanakpinar227@gmail.com ABD, 2003 yılında Irak’ı işgal ettikten sonra Ortadoğu’da akan kan hiç durmadı… Taliban’ın 11 Eylül 2001’de iki Amerikan yolcu uçağını kaçırıp New York’taki İkiz Kuleler’i yerle yeksan etmesinin ardından Washington Yönetimi, bu bahane ile önce Afganistan’ı, sonrasında Irak’ı işgal ederek yüzbinlerce sivilin ölümüne sebep oldu. “Sebep oldu” dedik; ama sözün gelişiydi o… […]
-
02
Paşinyan: Rusya ve Ermenistan arasında aktif bir siyasi diyalog varErmenistan Başbakanı Paşinyan, Erivan ve Moskova arasında son dönemde aktif bir siyasi diyalog bulunduğunu belirtti. Moskova’da düzenlenen Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) Liderler Zirvesi marjında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le yaptığı görüşmenin basına açık kısmında konuşan Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, iki ülke arasındaki siyasi diyaloğa vurgu yaptı. Paşinyan, “Son aylarda oldukça aktif bir siyasi diyalog yürüttüğümüzü belirtmekten büyük mutluluk duyuyorum. Rusya Başbakan […]
-
03
Türkiye’de son yedi yılda ‘şüpheli kadın ölümleri’ yüzde 82 arttı1.441’i son 7 yılda şüpheli ölüm olmak üzere ve 2010’dan bu yana gerçekleştirilen kadın cinayetleri ile birlikte toplamda 5.696 kadın hayatını kaybetti. “Kadın cinayetleri” ile “kadınların şüpheli ölümlerine” ilişkin raporlar hazırlayan “Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu” verilerine göre, Türkiye’de 2017 ile 2023 yılları arasında “şüpheli kadın ölümleri” yüzde 82 artış gösterdi. 2010 yılında yaşanan Münevver Karabulut cinayetinin ardından […]
-
04
John Hopfield ve Geoffrey Hinton 2024 Nobel Fizik Ödülü’nü kazandılar…Fizik ödülü, bu hafta ve önümüzdeki hafta açıklanacak altı Nobel Ödülü’nden ikincisi. 2024 Nobel Fizik Ödülü, yapay sinir ağlarıyla makine öğrenimini mümkün kılan keşifleri dolayısıyla iki biliminsanına verildi. Bu yılki ödülün sahipleri Amerika Birleşik Devletleri’ndeki (ABD) Princeton Üniversitesi’nden John Hopfield ve Kanada’daki Toronto Üniversitesi’nden Geoffrey Hinton oldu. İsveç Kraliyet Bilimler Akademisi Genel Sekreteri Hans Ellegren […]
-
05
Fikir disiplini…Han Ayvaz Adıgüzel hanayvazadiguzel@gmail.com Ülkemizde Türk milliyetçiliği konusu bölünmüş bir disiplin halini aldı fakat kimseden evet veya red onayı gelmiyor. Görüş belirtmeme devam eden tarihi hastalığımız olsa gerek. Bu durum bize yanlış sunulan İslam anlayışından geçmiştir. “Neuzibillah cehenneme giderim” korkusunun getirdiğidir bu. Korku, Türk’ün iliklerine işlemiş ama yaşadığı ezilmişliğe, yoksulluğa ve uğradığı hakarete cehennem diyemiyor, […]