Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Arnavutluk ve Sırbistan’a iki günlük ziyaretinin ardından Cumartesi günü ülkeye dönerek uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı ve Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin DEM Parti’lilerle tokalaşması sonrası gündeme gelen “yeni çözüm süreci” tartışmalarına değindi ve “her zaman varız” ifadelerini kullandı.
Erdoğan ayrıca, “Ortada net ve kararlı bir biçimde uzatılan bir el var. Biz sayın Bahçeli’nin ortaya koyduğu tavrı ülkemizin demokrasi mücadelesi için olumlu ve anlamlı buluyoruz. Biz sayın Bahçeli’nin ortaya koyduğu tavrı ülkemizin demokrasi mücadelesi için olumlu ve anlamlı buluyoruz,” dedi.
“Sayın Bahçeli, Türkiye’nin siyasi yapısında uzlaşma ve diyalog çağrısının önemine burada bir vurgu yapıyor. Dolayısıyla sayın Bahçeli’nin bu attığı adım bir kenara konamaz.”
‘Her zaman varız’
“Siyasetimizin temelinde, ülke meselelerinin geniş bir mutabakatla çözülmesi, toplumun farklı kesimlerinin de sürece dahil edilmesi yatıyor. Türkiye’de terör yöntemleri ile bir yere varılamayacağı çok nettir,” diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bölgemizdeki gelişmelere bakıldığında, ülkemizdeki huzur ve barış iklimini tahkim etmek, herkes için en hayırlısıdır. Terörün her türlüsüyle mücadele eder ve karşısında yer alırız. Meseleleri terör dışı yöntemlerle ortadan kaldırmaya ise her zaman varız.”
Erdoğan, Bahçeli’nin DEM Partililerle tokalaşmasına şaşıranlar içinse, “Biz kıdemli bir siyasetçi olarak sayın Bahçeli’nin böyle bir adımı atmasını garipsemedik,” dedi.
Anka Haber Ajansı’nda yer alan habere göre Cumhurbaşkanı, bundan sonraki süreçte de bu adımları atanların sayısının çoğalması temennisinde bulundu.
“Bu adımları atanların sayısı çoğaldıkça da inşallah yeni anayasa konusunda toplumsal mutabakatın tabanını genişletebiliriz. Siyasetimizin temelinde, ülke meselelerinin geniş bir mutabakatla çözülmesi, toplumun farklı kesimlerinin de sürece dahil edilmesi yatıyor. Bunu yıllardır dile getiriyoruz.”
Bahçeli, 1 Ekim Salı günü Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Grup Toplantısı’nda yaptığı açıklamada “Yol yakınken, henüz vakit geçmemişken, muhtevalı bir vicdan muhasebesinin zarureti, deyim yerindeyse herkesin elini husumet tetiğinden çekmesi samimi niyazım ve iyi niyetli beyanımdır. Başka Türkiye yoktur” ifadelerini kullanmıştı.
Aynı gün saat 15:00 sularında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin üçüncü yasama yılının açılış oturumunda, Bahçeli’nin salondan ayrılacağı sıra Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Bursa Milletvekili ve çözüm süreci döneminin İçişleri Bakanı Efkan Ala ile birlikte DEM Parti sıralarına yöneldiği, meslektaşlarıyla içten bir şekilde selamlaştığı görülmüştü.
Euronews Türkçe bu tokalaşmadan sadece bir gün sonra DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Koçyiğit’e ulaşmış ve Koçyiğit, tokalaşmanın “siyasetin doğasında” olduğunu, “özel bir anlam çıkarılmaması” gerektiğini söylemişti. Koçyiğit ayrıca, Bahçeli’nin “…ülkemizde barışı sağlamak lazım” şeklindeki açıklamasına atfen, “Kürt sorununun demokratik barışçıl çözümü için sürekli söz söyledik çaba harcadık” demişti.
“Barışın bu ülkede temel bir ihtiyaç olduğunu, iç barışı sağlamanın bugün ekmek kadar, su kadar hayati bir ihtiyaç olduğunu hep ifade ettik ve bunun altını çizdik. Barışı sağlamak adına hemen elleri, kolları sıvamak gerekiyor.”
Türkiye’de çözüm süreci
Çözüm süreci, Türkiye’de 2013-2015 yılları arasında Kürdistan İşçi Partisi (PKK) ile Türk devleti arasında başlayan müzakereleri ifade ediyor. Bu süreç, Kürt sorununu barışçıl yollarla çözmek amacıyla başlatılmıştı.
Sürecin temel unsurları arasında, silah bırakma, demokratik reformlar ve Kürt kimliğine yönelik hakların genişletilmesi yer almaktaydı. PKK lideri Abdullah Öcalan, bu müzakerelerde kilit bir figür olarak rol almıştı. Ancak 2015’te çatışmaların yeniden başlamasıyla çözüm süreci fiilen sona ermişti. Bu dönem, Türkiye’deki siyasi dinamiklerde önemli değişimlere neden olmuştu.
28 Kasım 1978’de Diyarbakır’ın Lice ilçesinde kurulan PKK, Avrupa Birliği, Amerika Birleşik Devletleri (ABD), İngiltere, Fransa, Türkiye ve pek çok başka devlet tarafından terör örgütü kabul ediliyor.
PKK militanları, 40 yıla yakındır sürdürdükleri saldırılarda, resmi rakamlara göre 15.000’e yakın kişiyi öldürdü.
PKK lideri Öcalan, terör örgütü kurmak ve yönetmek suçundan müebbet hapis cezasına çarptırıldığı 1999 yılından beri, Marmara Denizi’ndeki İmralı Cezaevi’nde bulunuyor.