Han Ayvaz Adıgüzel: Hukuk, devlet adına yok edilebilir mi?

-Genel - 9 Eylül 2025 00:01 A A

Han Ayvaz Adıgüzel

hanayvazadiguzel@gmail.com

YAZI ARŞİVİ

Meşhur Machiavelli “Prens” kitabında şöyle diyor: “İnsan hukuku devlet adına yok edilebilir!” Napolyon bu kitabı okumuş demiş ki: “Bu kitap devlete şeytanca öğütler veriyor!”

Düşünürler Machiavellist sözler çok söylemişlerdir. Mesela Kant; “düşünme yap” diyor. Sonra bu sözü kurumlar ele aldı. “Düşünme çalış” dediler. Patronlar; “düşünme öde” dediler. Mollalar; “düşünme inan dediler. Düşünür Ziya Gökalp sözü şu şekle çevirdi: “Gözlerimi kaparım, vazifemi yaparım!” Bendeniz de sözü şu şekle çevirmeyi uygun buldum: “Ne duruyorsun aydınlat!”

Aydınlatmak bir öğretidir, şoven ve asılsız bilgi değil!

Bilginin üç ayağı olmalı. Bir ayağı milli, bir ayağı devrimci diğer ayağı da evrensel olmalı.

Şoven bilgi, kendi tarihindeki rezaletleri hasıraltı etmektir. Bunu yapmamak lazım. Tarih, o milletin yaşadığıdır. Öyle ki; tarihsiz bir canlı yoktur. Tarih, dayanak noktası değil, ders noktasıdır.

Bir aydının tarihe eleştirel gözle bakma zorunluluğu vardır. Oluşumlar buna mâni olmamalı, ayrıca tarih masala çevrilmemeli.

Tarihe eleştirel ve geniş yelpazeli bakılsaydı, yaratılan kavramların oyununa gelinmezdi. Namuslu bir tarih anlayışı ile her şey ortaya dökülür lakin türlü oluşumlar buna karşı gelebilir başta devlet olmak üzere.

Etkide bulunma! Politik ilişkilerin temelinde bu vardır. Uluslararası ilişkilerde de istenen budur. Diplomasi bu etki meselesi etrafında döner.

Analistler bu etkiyi yumuşak ve sert güç olarak ikiye ayırıyorlar. Sert güç kategorisinde; iktidar, sermaye, kolluk kuvvetleri vb.  yer alırken, yumuşak güçte; kültür, ideoloji, ahlak vb. kendine yer edinir.

Güç, ötekilerin tercihini şekillendirir. Sert güç yerine göre tehdit, yerine göre teşvik olarak kullanılır. Yumuşak güç, zihin dünyasını kuşatır, o, ikna metodunu seçer. Yumuşak güç emirler vererek değil, bunu cezbederek yapar. Aynı zamanda sert gücün temeline de sızar ve süreç içinde çok güçlü bir temel oluşturur.

Peki, bu güçlerin hedefleri pratiğe nasıl aktarılır? Karşı tarafı mecbur bırakarak!

İletişim bir fetih eylemidir. Gücün üstünlüğü onu kullanabilme etkinliğine bağlıdır. Etkinlik şu kuramlar çerçevesinde yapılır: “Sosyopolitik kuram, teopolitik ve jeopolitk kuram” olarak.

Politik sunum, dinleyicinin ilgisini canlı tutabilmeli. Bunun için kültür birikimi ve aydın bir kişilik gerek. Çağımızın meselesi olayların çok hızlı gelişim meselesidir. Öyle ki; bu mesele, yeni yazılmış bir tarih kitabını bir haftada eskitebilir. Halbuki bu tarih kitabı analiz edilerek yazılmıştı.

Şöyle denilebilir; olaylar ne kadar hızlı değişirse değişsin, geçmiş ve bitmiş olaylar değişmez ki. Doğru ama olayların yorumu değişir. Yaşayan tarih yalnızca yorumdur. Peki, bu yorum ne zaman değişir? Yeni bilgiler ortaya çıkınca!

Siyasi tarih, devletler tarihinden çok sonra başladı. Şöyle diyelim: Siyasi tarih, yakın zaman tarihidir. Buna diplomasi tarihi de denir. On dokuzuncu yüz yıl Avrupa’nın siyasi tarihinden ibarettir denilse yeridir. Avrupa dışı devletlerin diplomasisi, yirminci yüzyılın ürünüdür.

Diplomat olmak isteyenlerin görüşleri hem uygar hem de kültür temelli olmalı.

Siyasi tarih, tarihin bir bölümüdür ve devletlerle ilgilidir. Daha doğrusu hükümetlerle!

Diplomasi, dış politika çözümlemeleri ile başlar ama iç politika bilinmeden bu çözümlemeyi yapamazsın. Bir ülke içinde toplumsal bilinç ne kadar tabana yayılırsa yayılsın kalkışma ve eylem lider ölçeklidir. Liderler susmayınca toplum yatışmaz. Diplomasiyi tecrübe eden klikler bunu böyle diyorlar ama onlar liderlerden çok parti endeksli konuşurlar.

 

-Genel - 00:01 A A
BENZER HABERLER

YORUM BIRAK

YORUMLAR

Hiç yorum yapılmamış.