Körfez’deki fırtına

ALINTI YAZILAR - 8 Haziran 2017 02:13 A A

 

Suriyelilerin ahı tuttu desek yeridir. Vahhabi Selefi mutlak monarşisi Suudi Arabistan karşısında, ‘mazlum’ konumuna düşen Körfez’in minik şeyhliği Katar’ı yöneten El Sani hanedanı için ‘ilahi adalet’ kapıyı çalmakta…
Arap âleminde siyasal İslamcılığa ‘liberal sos’ katacağım diye didinen El Sani hanedanı, Suriye’de ‘sandıkçı demokrat’ bir İhvan rejimi kuracağım derken, kendi koltuklarını kaptırmazsa iyidir.
Bu hikâyede El Kaide var, Hamas var, Hizbullah var, İsrail var, İran var. Obama döneminden kalma silah anlaşmalarının öyle görünüyor ki, yeniymiş gibi yutturulması bile var.

***

Hafta başında Suudilerin başını çektiği, Körfez’den BAE ve Bahreyn; Mısır, ismi var cismi yok Libya’nın ve Yemen’in ‘hükümetleri’ ile komedi niyetine Maldivler ile Mauritus’u yanlarına alarak Katar’la tüm diplomatik ilişkilerini kestiler, ablukaya giriştiler. Gerekçeleri ‘üst başlık’ olarak Katar’ın ‘teröre yardım etmesi’. Herkes için alt başlıkta gerekçeler değişiyor.
Katar, aynı doğalgaz havzasını paylaştığı İran’la da, Lübnan’daki Hizbullah’la da irtibatta kalabiliyor; Mısır’da defedilen İhvan’ın hamiliğini yapıyor, İsrail’in tüzük değiştirip yumuşatılmış haliyle de hazzetmediği İhvan’ın Filistin kolu Hamas’a sığınma veriyor; Suriye’de El Kaideci unsurları açıkça arkalıyor; El Cezire kanalı aracılığıyla mutlak monarşilerde ‘sandık demokrasiciliği’ zemini yaratıyor. Taliban’ın bilinen tek ofisinin de Doha’da olması boşuna değil. Küçücük boyuna bakmadan ‘büyük işler’ yapıyor.
Neticede bölge liderliğine oynayan Suud’a yardımcı rollerdeki diğerlerinin çıkarları ve ajandaları farklılaştıkça vurguları değişiyor. Onları buluşturan Amerikan kurgusu. Orada da ‘neden şimdi’ sorusunun yanıtı yatıyor.

***

Suudiler ile Katar arasındaki husumetin tarihi taa 1800’lere uzanır. Periyodik olarak tekrar eder. 1990’lardan bu yana yoğunlaştı, 2011’deki Arap isyanlarıyla başka boyutlar kazandı. Sonuncusu ‘Suriye’deki isyan projesinin’ olanca başarısızlığında 2014’te yaşandı. Bugün ise Katar, ‘yanlış zamanda yanlış teröristleri’ desteklemesinin bedelini ödemekte. Zira Obama gitti, Trump geldi. Ve Trump, selefinin aksine ‘liberal demokrat’ sosa bulanmış siyasal İslamcıları değil, Körfez’deki monarşileri Suudi bayrağı altında yeniden hizalandırmaya girişiyor.
Trump’ın askerlerin ağırlıkta olduğu şahin ekibinden yola çıkarak bakın. Hizbullah ile İhvan arasında fark görmeyen Pentagon şefi Jim Mattis için de CIA Direktörü Mike Pompeo için de ‘liberal siyasal İslamcılık’ güden Katar’ın ehemmiyeti yok. İran’a karşı girişilecek olası bir sıcak çatışma için Körfez’de birlik gerekiyor. Daha şimdiden Amerikan özel kuvvetleri cihatçı gruplarla birlikte Suriye’nin güneydoğusundaki çöllerde Bağdat-Amman-Şam yolunu keserek tesis ettikleri Sünni/Suudi nüfuz alanı için Suriye ve Irak ordularını destekleyen İran uzantılı güçlerle savaşa tutuşmuş vaziyetteler.

***

Dolayısıyla Katar’ın Amerikan kurgusunu bozabileceğine ihtimal vermek zor. Katar’ın da 10 bin Amerikan askerine ev sahipliği yapmaktayken, İran’ın uzattığı eli tutması pek imkân, ihtimal dahilinde görünmüyor. Bu durumda en akla yakın olan El Sani ailesinin Kuveyt’in arabuluculuğunda ya bu sefer 2014 Riyad Deklarasyonu’ndakinden daha güçlü tavizler vermesi yahut da ‘gönderilmesi’ olabilir. Vahhabi/Selefi cihatçı ideolojinin membaı Suudi rejimine dönüp en fazla ‘imajınızı değiştirin’ diyebilirler. Abesle iştigal yani.

***

KİK krizi, ABD liderliği, Suudiler ve İsrail’in öncelikleri doğrultusunda güç konsolidasyonu. Bize bölgede Trump ile yaklaştığı aşikâr bir fırtınayı işaret ediyor. 1981’de AB tipi bir ulus üstü yapı niyetiyle kurulan, ama bırakın istikrarı aralarındaki sınır sorunlarını bile çözmekten aciz despotların birliğiyle, doğrusu ABD hangi stratejisini nasıl hayata geçirir, kestirmek zor.
Belki de tek teselli, neoliberal küresel aklın bölgede ulus devletleri kırma projesinde, ahalileri irrasyonel Vahhabiliğe karşı İhvancılığı seçmek zorunda bırakmaktan vazgeçiyor olmasıdır.

Cumhuriyet

ALINTI YAZILAR - 02:13 A A
BENZER HABERLER

HABER LİSTESİ

  • 01
    Fransa’da hükümet düştü
    Hükümet, bütçe için Marine Le Pen’in aşırı sağcı Ulusal Birlik (RN) partisinin desteğini alamayınca çöktü. Çarşamba günü Michel Barnier, solcu Yeni Halk Cephesi (NFP) ittifakı ve aşırı sağcı Ulusal Birlik (RN) partisinin güçlerini birleştirerek kendisini güvensizlik oylamasıyla düşürmelerinin ardından Beşinci Cumhuriyet’in en kısa süre görev yapan başbakanı oldu. Barnier hükümeti, gensoru önergesini destekleyen 331 oyla […]
  • 02
    Fikri derinlik, fikri takip ve basın emekçileri… (1)
    Neşe Doster nesedoster@yahoo.com Bu yazımı 2 bölümlük bir yazı dizisi olarak kurguladım. Yıllardır aralıksız yazdığım,  “Tanyeri” sitesinin yayın yönetmeni Sn. Cahit Kılıç ne der bilmiyorum. Ama ben içimden gelenleri, kalemime dökülenleri yazmaya çalıştım. Sabrınıza teşekkür ederek iyi okumalar… Yazıma başlarken! Mesleğine emek veren, gönül veren, gözdağına göz yummayan, kalemini satmayan, döneme göre pozisyon almayan, basın […]
  • 03
    Jake Paul ile Mike Tyson’a rövanş maçı için 700 milyon dolar teklif edildi
    * 58 yaşındaki Mike Tyson’ın AT&T Stadyumu’nda Jake Paul’a karşı ringe çıkıp tartışmalı bir şekilde oybirliğiyle alınan karar sonucunda yenilmesinden bir ay sonra Suudi Arabistan Genel Eğlence Kurumu yöneticisi Turki Alalshikh, Mike Tyson’a karşı rövanş maçını kazanması durumunda Jake Paul’a 700 milyon dolar vereceğini duyurdu. Suudi Arabistan, Jake Paul’a rövanş maçına çıkması ve 3 dakika […]
  • 04
    Basılı yurt dışı harç pulu dönemi bitiyor: 1 Ocak’ta yeni dönem başlıyor
    Gelirler İdaresi Başkanlığı, basılı yurt dışı harç pulu uygulamasının 1 Ocak 2025’te sona ereceğini duyurdu. Türkiye’den yurt dışına çıkışlarda alınan basılı harç pulu uygulaması 1 Ocak 2025’te sona eriyor. Yeni uygulamada, yurt dışına çıkış harcı ödemeleri dijital vergi dairesi, havalimanındaki vezneler veya anlaşmaları bankalar üzerinden yapılacak. Peki yurt dışı çıkış harcı ne kadar? Yurt dışı çıkış harcı ne kadar […]
  • 05
    Scholz, Alman barış gücü birliklerinin Ukrayna’ya gönderilmesine karşı çıktı
    Almanya Şansölyesi Olaf Scholz, Kiev ile Moskova arasında bir ateşkes sağlanması halinde Ukrayna’daki askerden arındırılmış bölgeye barış gücü askerlerinin gönderilmeyeceğini açıkladı. Almanya Şansölyesi Olaf Scholz, 16 Aralık’ta yapılacak güven oylaması öncesinde Çarşamba günü Federal Meclis’te milletvekillerinin sorularıyla karşı karşıya kaldı. Alman lider, Dışişleri Bakanı’nın ateşkes üzerinde anlaşmaya varılması halinde askerden arındırılmış bir bölgede barış gücü konuşlandırılabileceğini söylemesine […]