Ünlülerin köyü Kakaç’ta Yoksulluk çiçekleri açmış

Genel - 7 Ağustos 2017 16:27 A A

Mustafa Küpeli
mustafakupeli36@gmail.com

Baba evlada bir bağ bağışlamış, evlat babaya bir salkım üzüm vermemiş diye meşhur bir söz vardır. Bu sözü şu şekle çevirsek hata etmiş olmayız herhalde, köylerimiz bize bir dünya bağışlamış biz köylerimize bir kuru üzüm çekirdeğini çok görmüşüz.

Dünyaya geldiğimiz, doğup büyüdüğümüz, suyundan havasından beslenerek hayata karıştığımız köylerimize geri dönüp ne var ne yok diye bakmamak adetten sayılır oldu. Yaşanan sıkıntılı hayatı çocukların bakışlarından bile okuyabileceğiniz, hayvanların bile fukaralıktan nasip alıp kederli ve ruhsuz dolaştıkları köylerin, büyükşehirlerdeki mensuplarının imkan ve makamlarının büyüklüğünü düşündükçe, bir gazeteci olarak, bir şarkıda geçtiği gibi “batsın bu dünya” demekten insan kendini alamıyor.

Festival dolayısıyla ziyaret ettiğimiz Kars İli Arpaçay İlçesi Kakaç Köyünde  yokuş yukarı yürürken bir kadın “gel oğlum gel, sen gazetecisin, sana çok önemli şeyler anlatayım” diye seslendi. Bu köy sahipsiz, yolu yok, okulu yok, hoca evi yok, minare  yok, mezarlığın duvarı yok. Sınırda yaşıyoruz, dikili bir bayrağımız bile yok. Türk köyü mü, Ermeni köyü mü gören karıştırır.

Köyün yukarısında 2 oyla muhtarlığı kaybetmiş Ayfer Çapan seslendi Gazeteci  gazeteci! Erkekler bu köyü yönetemiyor kadın eli değmeden bu köy adam olmaz” diye dertlerini dökmeye başladı.

Bu köye on beş yirmi yılda bir gazeteciye zor denk gelebileceğini bilmenin de etkisi vardı bu dertleşmede. Kakaç’ın tepesine çıkarken biri daha tedirgin adımlarla yanıma yaklaştı ve bana bir şeyler anlatmaya başladı. “Bu köyün meralarının paraları çar çur ediliyor. Muhtar devletin yaptığı suya sahip çıkıyor. Suyun dışında bu köye hizmet konusunda bir çivi çakan olduysa aha kerpeten vereyim gelsin çıkarsın götürsün” diye serzenişte bulundu.

Kuzu Tepesinden Kakaç Köyünün resimlerini çekerken yanıma biri başkası daha yaklaştı ve şunları söyledi: “Ay Gardaş! Muhtar ve azalar senin  yanına niye gelmiyor biliyor musun? Yaptıkları bir hizmet olmadığı için, sana anlatacakları da bir şeyleri olmadığı için gelmiyorlar, hoş geldin bile diyemiyorlar.  Ama gece iki koyun kestiler, kime kestiklerini inlarsın.Konuştuklarımız  aramızda kalsın, yoksa bana zulüm ederler.  Köyde bir tek dolmuş var o da muhtarın. Eğer sana dediklerimi duyarsa  beni bir daha arabasına bindirmez. Bu yüzden Köylü korkusundan konuşamaz. Bu köyde sorun çok. Hoca evi için çimento alındı, kimse ilgilenmedi, çimentolar taşlaştı,  diğer malzemelerin akıbeti beli değil” deyince üzüntümü bir kat daha arttırdı.

Bir ara  yanıma  bir çoban geldi.  Ona “Kakaç” kelimesinin anlamını sordum. Kuru ot demekmiş. Ben oradayken aylardan Temmuz olduğu için her taraf yemyeşildi. Otlar kuru değildi ama anlaşılan bu köyün kaderi yeşermemişti, solmuştu.

Kakaç’ın yamaçlarından Kuzu Tepesine baktım. Kayalıkların arasında yoksulluk  ve çaresizlik çiçekleri açmıştı.  Kakaç Köyünü çıkarken yanıma yaklaşan bir teyze; “Ay gazeteci  gitme dur, bu meret Kakaç’ın yolu benim ciğer paremi  elimden aldı” dedi. Köyde kime denk gelseniz bir derdi, bir hikayesi vardı. İki gözü iki çeşmeydi. Ağlayarak ağıt yakmaya başladı. ” Ocağı sönsün,  yurdu yuvası yıkılsın, sebep olanın ocağı sönsün”  diye ağıt yakıyordu. Anlatacağı şeyi boğazı ağlamaktan düğümlenince anlatamadı. Yanımda Kakaç Derneğinin Kurucu Başkanı Erol Kırım vardı. Teyzenin niye ağladığımı ona sordum. Niye ağlıyor, kime beddua ediyor, dedim. Kırım olayı anlatmaya başladı: “Bu teyzenin oğlu Bidal  üniversite öğrencisiydi.  İstanbul’da okudu, kış ayında annesini ziyarete gelmişti. Hastalandı. Yollar kapalı olduğu için at kızağıyla hastaneye götürülürken  Sarı Yokuş’ta kızak battı. Oğlu kızakta can verdi. Teyze o gün bugündür  her sabah kalkar ağıt yakar, oğlumun ölümüne sebep olanların ocağı sönsün diye ağıt yakar.” Kadın gözyaşları arasında, birkaç cümle ekleyebildi: “Bu köyün sahibi yoktur. Köy yolunda gençler  ölmeyecek, gençler okuyacaklar, büyük adam olacaklar ve bu köyün yolunu onlar yapacaklar. Köyümüzün İstanbul’daki gençlerine selam söyle” diyebildi.  Köyü çıkarken de bir grup kadınla karşılaştım “Onlar da ay gazeteci gardaş. Bu köyün derneği  bile hesap sormadı ama biz bu köyün gençlerine güveniyoruz” dediler.

Köye sahip çıkması gereken önemli isimler var: Başta Esenyurt Kurucu Belediye Başkanı Dr.Gürbüz Çapan olmak üzere, Prof. Dr. Zihni Papakçı, İstanbul Opera ve Balesi Müdürü Tarık Çakar, Beyin ev Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Erol Taşdemiroğlu, Güneş ve Solar Enerji Uzmanı Ersoy Taşdemiroğlu, ABD Pentagon Üyesi Selver Taşdemiroğlu ve diğer sözü sazı dinlenen, eli oraya uzanabilen, Kakaç köyünün kara talihini düze çıkarma gücü ve imkanı olabilen herkesin bireyler yapması lazımdır.  Unutmayalım ki, bizi büyütenlerin küçülmesi, nihayetinde bizi de küçültür.

Genel - 16:27 A A
BENZER HABERLER

HABER LİSTESİ

  • 01
    Peşin hükümlere aldanmak…
    Han Ayvaz Adıgüzel hanayvazadiguzel@gmail.com Osmanlı’da düşünceye ihtiyaç yoktu, Kur’an yetiyordu. Kabul bu idi. Tamam da ama Kur’an’ı elinde tutanlar yetersizdi. Aydının içinde yaşadığı cemiyetin peşin hükümlerini yenmesi zordur. Cesur olmak lazım. Mert ve cesur aydınlar, bu topraklar için bir lütuftur. İhanetin çeşidi çoktur. Aslında peşin hükümler de bir ihanettir. Bundan yakamızı kurtarmamız lazım. Yıllar sonra […]
  • 02
    Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ tutuklandı
    Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik’ suçundan tutuklandı. ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ iddiasıyla gözaltına alınan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, savcılıktaki ifadesinin ardından ‘halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme’ suçundan tutuklandı. Özdağ’ın tutuklanmasına İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, sosyal medyadan tepki gösterdi. İmamoğlu, “Zafer Partisi Genel Başkanı Sayın Ümit Özdağ’ın tutuklanmasını kabul etmiyoruz. […]
  • 03
    Bolu faciası için 1 günlük milli yas ilan edildi
    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bolu Kartalkaya’da yaşanan ve 66 vatandaşın hayatını kaybettiği facianın ardından bir günlük milli yas ilan edildiğini açıkladı. Bolu’da Kartalkaya Kayak Merkezi’nde bulunan, içinde tatilcinin bulunduğu Grand Kartal Otel’de yangın çıktı. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, hayatını kaybedenlerin sayısının 66’ya, yaralı sayısının ise 51’e yükseldiğini söyledi. MİLLİ YAS İLAN EDİLDİ Cumhurbaşkanlığı Kabine toplantısının ardından açıklama […]
  • 04
    Kartalkaya’da otel yangını: 66 ölü, 32 yaralı
    Bolu’da Kartalkaya Kayak Merkezi’nin tanınan otellerinden Grand Kartal Otel’de gece saatlerinde çıkan yangında en az 10 kişi hayatını kaybetti. Sömestr tatili nedeniyle doluluk oranının yüksek olduğu tahmin edilen 12 katlı ahşap otelde 234 kişinin konakladığı belirtildi. BBC Türkçe‘ye TSİ 11.15 sıralarında konuşan Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan, binada hâlâ girilemeyen iki kat olduğunu, AFAD ekiplerinin […]
  • 05
    Merhum Dr. Beşir Doster şiiri
                          MİZAHTAN MERSİYEYE Dr. Beşir DOSTER Hayat sonsuz bir yol değil, biter aheste aheste Felek bir gün sualini, sorar aheste aheste Elin çenene dayalı, dalar gidersin geçmişe Bir hasret karanlığı, çöker aheste aheste Ne derdin anlayan kimse, ne ahval soran olur Tenhalaşır dünyan senin, solar […]