Ekmek Karnesi…
17.06.2017 12:49
1.098 Kişi Okumuş
0 Yorum

Dr. Beşir Doster
İkinci Dünya Savaşı Yılları. Yoksulluk ve yoksunluk ülke çapında. Yine o karlı, ayazlı, tipili günler geliyor gözümün önüne. Çaylarımızı kuru üzümle içiyor, ekmeğimizi karneyle alıyoruz fırından.
Ekmek Karnesi, 3 – 5 sayfalı küçük bir defterdi. Bir posta pulunun yarısı kadar numaralanmış, çevresi zımbalı, küçücük kâğıt parçalarını içerirdi. Bir günde kişi başına 250 gram ekmek verilirdi o yıllarda. Son derece kolayca eskiyen, epriyen bu kâğıt parçacıklarını bir arada tutmak, muhafaza etmek bir hüner işiydi adeta.
Hergün sadece bir defa aile bireylerinin sayısı kadar kâğıt koparılır, karşılığında parasıyla ekmek alınırdı. Ekmeğin fiyatını unuttum doğrusu. Giyeceklerimiz de, yediklerimiz gibi devlettendi. Sümerbank’ın bezi, Beykoz’un kundurası, Malatya’nın dokuması gibi…
O yıllarda kuyruk sözcüğü ve onun ifade ettiği diziler, sıralamalar yoktu. Her yerde yokluğu, yoksunluğu yaşayan ve sürekli itişip kakışan bir insan yumağı vardı. Çoğu kez kepenkleri tamamen kapalı fırıncı dükkânının önünde, zaman zaman açılan bir küçük delikten “PUL KARNELERİMİZİ” uzatıp, karşılığında ekmeğimizi alırdık. Küçükler ve kısa boylular pancar gibi yüzleri ve akan burunlarıyla titreşip durur, dükkânın önünün tenhalaşmasını beklerdi.
Karneyle ekmek aldığımız günler savuş boyunca sürdü. O yılları yaşayan aile reislerinin çok sayfalı nüfus cüzdanlarında karneyle alınan gaz yağının, kaput bezinin, ekmeğin “VERİLDİ” damgaları vardır.
Şimdi ne vakit geriye dönüp baksam, KARS’IN O ESKİ KIŞLARI gelir gözümün önüne. Ne zaman geçmişi düşünsem, kar – tipi – ayaz çıkar gelir hatıralarımın içinden. Hep düşünürüm bizim takvimimizde İLKBAHAR, YAZ yok muydu? Oralarda senelerimiz hep 12 ay kışla mı geçerdi? Doğrusu şaşırıp kalıyorum geçmişi düşlerken. Hani denizimiz yoktu yüzmek için. Hiç kır çiçekleri de mi toplamadık? Sanıyorum kış daima yoksulluğu, çaresizliği çağrıştırıyor. Bizim yaşamımızda unutulmayan, derin izler bırakması da bundan olsa gerek.
Şimdi o savaş yıllarının ekmeğinin tadını unuttum. Fakat yokluğunu unutamadım. Ne var ki, geçmişin o soğuk ve dayanılmaz kışları şimdi en sıcak bir anı yığını olarak yorgun yaşlılığımızı ısıtıp duruyor.
Gerçek Gündem
21 Ocak 2013
YORUMLAR
BENZER İÇERİKLER
FACEBOOKTA BİZ