Konulara dâhil ve müdahil olmak!

Neşe Doster
nesedoster@yahoo.com

Bu konuları bildiğinizi biliyorum, çoğundan haberdar olduğunuzu bildiğim gibi! Çünkü yazdığım siteleri izliyor ve beni okuyorsunuz…( nasıl tevazu ama!)

O nedenle bugün büyük politik sözleri, derin analizleri, her konuyu bilen, her şeyi çözen uzmanlara bırakıp kendi bilgi ve ilgi alanlarımda ağır aksak ilerleyecek, örnek çok olmasına rağmen azla yetineceğim…

Cemaat liderleri de olan hoca efendiler üniversitelerde öğrencilerle- gençlerle buluşuyor, eğitim barakalarda veriliyor, öğretmensiz okullarda küçük çocuklar kara tahtaya “öğretmen istiyoruz” yazıp beklemeye başlıyor ya! Eğitim sistemi bugünden yarına değişiyor. Sonra olmadı deyip baştan ele alınıyor, sonra yine cayılıyor ya! Çağdaş ulusal eğitimden hızla uzaklaşılıyor, okullar her kademede bu dünya gerçeğinden öteki dünya kavramına odaklanıyor ya! Ders kitapları sarayın emriyle çöpe atılıp, yenileri yazılsın emri veriliyor ya! Bizler hala akılcı, kararlı, gerçekçi, planlı ve cesur adımlar atılmasını bekliyoruz ya! İnsan nefes alamıyor doğrusu…

Aslında arayışa gerek yok! Önümüzde 94. Yılını birkaç gün sonra kutlayacağımız Cumhuriyetimizin bizlere yol gösteren aydınlığı var. Önümüzde ülkemizi ve geleceğimizi kaostan kurtaracak deneyimli ve yol gösterici kadrolar var. Arkamızda toplumsal birikimimiz var. Geçmişimizde ve günümüzde Kurtuluşu ve Kuruluşu gerçekleştiren Atatürk devrimlerinin yaydığı hiç kararmayan bir ışık var. Pek çok alanda bilimsel gerçeklere dayanan oturmuş bir sistem var. Durumdan vazife çıkarmak varken bu bıkkınlık, bu arayış niye?

Sanayici istikrar ve güven istiyorsa, gençlik iş ve sistem arıyorsa, kadın sokağa çıkmaktan korkuyorsa, tarımın güvencesiz işçileri emeğinin karşılığını bi türlü alamıyorsa, iş hayatındaki 10 kadından 3’ü tarlada günde 17 saat, (8 saati ücretsiz, 9 saat güvencesiz) olarak çalışıyorsa ters giden ve düzeltilmesi gereken şeyler var demektir.

Biz Marmaris Okluk Koyu’nda 300 kişinin aynı anda konaklayacağı havuzlu, SPA merkezli, çalışma ofisli, devasa hobi, eğlence ve yaşam alanlı, sinema salonlu, yazlık saray inşa ediyorsak, aslında ekonomik sorunumuz yok demektir. Artık sırada sesi güzel, performansı iyi, elektriği yerinde sanatçıların hobi ve eğlence alanlarında sahne alması var. İnşaatı Rönesans inşaat yapınca insan haliyle bir reform da bekliyor!

Yazlık sarayda itibardan tasarruf edilmeyeceği için servi ağaçları boyunca uzanan yürüyüş yolları, birbirine yakın tonlarda çiçek masifleri, gül galerileri arasında sağlıklı yürüyüş alanları düzenleniyor. Böylece Reform ve Rönesans yan yana yer alıyor…

Şimdi fısıltıyla bile olsa ortalıkta konuşulan sorularım var. (Yanıt alırsam yazarım)

İlki evlatlarını okul önlerinde, sokak ortalarında, trafik teröründe kaybeden anne ve babaların çığlıkları neden cevapsız ve yankısız kalıyor, yargı süresine itirazları neden duyulmuyor?

İkincisi dostun düşman, düşmanın dost olduğu, göz gözü görmeyen bu kum fırtınasında son yıllarda siyasi edebiyatımız giren ve başı sıkışanın başvurduğu “An itibariyle, yok hükmündedir, bu oylamayı tanımıyorum” gibi sözler neden ülkemizin diğer sorunları için geçerli olmuyor, olamıyor? (bu konuda akılcı bir yol önerisi olan var mı?)

Üçüncüsü enflasyonun giderek arttığı, zamların ve vergilerin yağmur gibi yağdığı, iç ve dış borcun inanılmaz boyutlara çıktığı, iş yerlerinin birbiri ardına kapandığı, piyasada paranın dönmediği, alacak verecek cinayetlerinin arttığı, işsizliğin 6 milyonu geçtiği, iş bulamayan mühendisin polis, sosyoloğun gardiyan olduğu ülkemizde bu krize çare neden bulunmuyor? (Arabalara, saraylara bulunuyor ya o bakımdın yani!) ülkemiz işsizlik oranlarında niye Kongo, Porto Riko ve Jamaika ile aynı ligde yer alıyor?

Uzun yanıtlar yerine kısa cevaplar bekliyor, cevap gelmezse kararı size bırakıyorum…